yosun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yosun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Kasım 2014 Cuma

Dağlar Yerinde Dursun


Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır günümdeyim.
Of çekmeyişim o yüzden.

Eşek kadar oldum, anne özlemi bu kadar olmamalı dimi ya?
Maalesef...annemi özledim hem de çok.
Özleyecek,özlenesi bir annem olduğu için şükrede şükrede,dağlar ardında olsun sağ olsun salim olsun diye diye özledim.
Mis gibi sabun kokan ellerinin başıma değişini, yosun rengi gözlerinde bahar bahar sevgiyle beni süzüşünü özledim.
Özledim diyorum ya...özlem değil bu çok ötesi.İçimde bir şey acıyor, kokusu geliyor burnuma.Üzmeyeyim onu diye yalandan telefon açıyorum :

-Anne salçalı bifteğin dibine soğan...nasıl ytapılıyordu bi anlatır mısın?

Demiyor bana 20 senedir evlisin,yemek programlarında çalıştın ,bin kere pişirdiğin yemek nasıl bilmezsin demiyor. 5 yol ağzında trafik polisi o, tüm aileyi düzenliyor ,herkeslere yetişiyor , koşturuyor ama düdüğü ağzından indirip anlatıyor." Bak şimdi..." anlattığını dinleyen kim.Sesi ılık ılık aksın gönlüme, kurudu nehirlerim,soldu çiçeklerim.

-salçayı ne kadar koyacaaam?

Ayağında sallardı beni.Uyumayayım diye çaktırmadan kendimi çimdiklerdim.Ninni bitince başımı kaldırır "bi daaa" derdim. Hep gülümserdi annem. Gözü güzel, gönlü güzel annem.

Çok özledim..ama dağlar yerinde dursun.

ne görsem ötesinde hasret çektiğim diyar/ kavuşmak nasıl olmaz ;madem ki ayrılık var ...demiş şair.

Kavuşacağız elbet..sabır.

Öyle de özlenesi bir kadındır ki. 

5. katta oturuyoruz, şen kahkahası birinci kattan da duyulabilir.Kızdı mı Tazmanya canavarı gibi bir karış boyu ile fırtınalar estirebilir.Sevdi mi dağlar denizler kadar, sildi mi tozunu zerresini bırakmaz.Bana kitap yollasana der, hayata merakı hiç bitmez. Yeni yemek tarifleri denemekten, masasını salatasını süslemekten haz alır. Bilir annem yaşamayı, savaşmayı,sevmeyi bilir.

Severim onu çok.

Ne iyi olurdu bugünlerde yanımda olsa.

Yok..dursun dağlar yerinde çekmeyeceğim of filan.
Ofların hepsi içimde..Karadeniz'e gideyim..salıvereceğim denizimin maisine.

Sonra dalacağım onun dünyaları içine alan güzel gözlerinin büyüsüne...

Çok özledim çoook!






14 Temmuz 2014 Pazartesi

Yengeçmişcesine




































































Sabahın taze saatleri. Gün kirlenmemiş,gönül yorulmamış.Su berrak,rüzgar dingin,güneş parlak henüz.

Çayı koydum tomurcuğu tam kararında; başka hiç bir şeye bakmadan,kıymeti geri gelmezliği ile payelenmiş zamanı ziyan etmeden kendimi sahile attım.

Su berrak,sakin,davetkardı.Aceleyle denize koştum ve vücut ısım dengelensin diye hiç beklemeden maiye daldım. Suyun üstünde esaretteymişim de ancak yuvama kavuşmuşum gibi tamamlanmış bir neşeyle çarptı kalbim.Ciğerim müsaade ettiği sürece denizin altında süzülmeye devam ettim.Sonra suyun üzerine çıktım.Güneş ışıkları kıyıdakileri sadece ısıtırken denizde altın tozu rengine bürünüp neşeyle dansediyordu.Biraz sırtüstü biraz normal yüzüp biraz  ayaklarım yere değmeksizin yürüdüm mai deryanın içinde. O kadar güzeldi ki beni kucaklayan serinlik, hiçliğimi hatırlatan yere çökmeyiş bir toz zerresi gibi yukarıda asılı kalış.

Şamadıraya ulaştığımda keyifle kıyıyı seyre koyuldum.Yavaş yavaş hareketlenen sokaklar, denizden korkup annesinin kucağına sığınan çocuklar, bizi daha iyi görmek için daha da yükselmiş güneş..sonra gözlerim denizin dibine takıldı.Cam gibiydi su....berraklığı , o derinlikte bile denizin dibini izlemeyi sağlıyordu. İrili ufaklı yengeçlerin telaşla koşturmacalarına güldüm ilkin. Seyrederken o kadar eğlenmiştim ki farkına varmadan neşeyle attığım kahkaha, sahilden bir iki başın bana dönmesine neden oldu. Sonra dalgaların biçimlendirdiği kumların güzelliğine bakakaldım.Baktığım tabloda aynı olan ,sabit kalan hiç bir şey yokken bu eşi benzeri olmayan ahengin mimarına sevgi ve sadakatle sarsıldı kalbim. Sonra kumda uzun yollar katedildiğini fark ettim izlerinden.Uzun ama düz olmayan çizgiler vardı. Baktım, deniz minareleri külahları tepelerinde kimi yavaş kimi koşturmacalı seyyah etmişler kendilerini.Suyun dibindeki kumda iz bırakmak..ne muhteşem bir şey suyun bunu yok etmemesi, ne saygı deniz minaresinin var oluşuna diye düşündüm. Bir kaç uzun yosun parçası dalgaların ritmine ayak uydurmuş telaşsız,sakin bir müziğe ayak uydurur gibiydi Onları izlerken içimden dansın ezgisini yakalamaya çalışıp ritim tuttum, bu sefer kontrollü ve kıyıdakileri kendime baktırmayacak  sessiz kahkahalarım eşlik etti beceriksizliğime.

Denizin altında insanoğlunun tüm övüncünüyerle bir eden kusursuz bir ayrı alem-hayat var. Kontrol edilmesi mümkün olmayan deniz.Hem hayat hem ölüm deniz. Mavi deniz,yeşil deniz,siyah deniz...Rengine vurgun kokusuna hayran olduğum deniz.Ağlasam gözlerimden akan deniz.Gülsem dinginliği gönlüme vuran deniz.

Gönülsüzce şamadıranın iplerini bıraktım ve yeniden yüzmeye koyuldum sahile doğru. Çocuklarım,ailem deniz gibi sonsuz bir mavilik bana. Gidip krep yapmalı, evde melekler kadar masum bir uykuda demlenen çocuklarımı uyandıklarında sevecekleri şekilde donatılmış bir masayla karşılamalıyım. Denizin dibinde koşturan bir yengeçmişcesine yan yan koşturararak ve kesinlikle neşeyle  yola koyuldum.