kahve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kahve etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Eylül 2016 Cuma

Tarık Akan, Zeki Alasya ve Gandalf




Çocukluğumda,Türk Filmi ya da western izlerken annemin hüzünle "bunların yarısı rahmetli şimdi" dediğini duyardım, aldırmazdım.



Oysa şimdi, ölen her oyuncu-sanatçı-figürle hayattan kendisine ait bir anı-bir izin silindiğini ve hüznün kaynağının bu dizimi hiç bozulmayan hayat akışı olduğunu anlıyorum.


Zeki Alasya vefat ettiğinde,tanıdığım-bizim evden biri ölmüş gibi hissettim.

Çocukluğumun önemli bir parçası, film boyu az gülmüşüz gibi sonunda SON yerine NOS yazışı ile yerlere yattığımız neşeli günün anılarımdaki renkleri de gitti onunla.


Devekuşu Kabare'yi izlerken babamla attığımız kahkahalara içeriden koşup gelen son derece muhafazakar teyzemin bu açık saçık esprilerle dolu şeyi birlikte izlememize tepkisini tınlamayan babamın "mizah en iyi izah, iyi espri zeka gerektirir" söylemleri ile neşemizi besleyişi koştu geldi unutulmuşluklar diyarından.

Son 14 yılda solan ve unutulan bir çok şey gibi , gülüşümüzü özledim.

Tarık Akan öldü haberini görünce,sabahları tavan yapmış olan neşem bir anda soldu gitti.
Darbe aldım.
Üzüntüm o boyuttaydı.

Yakışıklıydı (40'ımdan sonra farketmiş olsam da çok yakışıklıydı)
Cüssesi de kalbi de dev gibiydi.
İnandığı şeylerin arkasında duran sağlam biriydi.
Saygı duyuyordum.
Filmlerini,sanatını seviyordum.

Ölmesini (rahatlıkla) dileyebileceğim onca saçma insan varken neden o dedim içimden sıkkın ve yüksek bir sesle bağırıp.

Bisikletime atlayıp mavi denizin altın parıltılarında aklımı dağıtmaya uğraştım.

Gariptir, Yüzüklerin Efendisinden sözler geldi teselliye.
  • Pippin: Böyle sona ereceğini hiç sanmazdım..
Gandalf: Son mu? Hayır bu yolculuğun sonu değil.. Ölüm, sadece başka bir yoldur; hepimizin aşması gereken...

  • Yaşayan pek çok kişi ölümü hakeder. Ölülerden bazıları da yaşamı. Yaşamı onlara verebilir misin, Frodo? Ölüm hakkında karar vermekte aceleci olma. En bilgeler bile sonu göremez. Hislerim Gollum'un iyi ya da kötü yanının bu iş bitmeden bitmeyeceğini söylüyor.


Çocuklarım yanımda,neşeyle kahvelerini içiyorlar. Türk filmlerine neden hüzünle baktığımı  , her kaybettiğimiz sanatçıyla çocukluk anılarımın renginin soluşunu, yitirdiklerimin sadece birer isim olmadığını onlara anlatmayacağım.

Hüzün, ilerki yol kavşaklarında bekliyor zaten. 
Zaman yettiğince neşeyle bezensin çocukluk anıları.

Şimdi kahvemizi içeceğiz.
Fal kapatacağız.
Şekillere güleceğiz.
Ve yitirdiklerimizin yerine daha güzellerinin gelmesi için umuda sarılıp yaşama güveneceğiz.

Işıklar içinde uyuyun tüm güzel insanlar.







9 Nisan 2015 Perşembe

Bir "M" Bir "İ" Bir "M" Daha..

Kiiimsecilker mimlemedi ki beni:-p
Gittim kendikendimi mimledim ben de
Cam Misket'in cevapları çok hoşuma gitmişti çünkü :-)))

Başlıyooooooooğğğ:

1)Bilgisayarın masaüstü görüntüsü nedir?

Düz siyah ekran..neşeli bir kurbağa vardı bahara gülümseyen ama ergenim Selin'im olaya el koymuş yine.

2)Bir cafeye girdiğinde genellikle ne sipariş verirsin?

Mönü :-p
Önce mönüyü isterim zira ben ikizler burcunun sağlam bir neferiyim ve sürekli aynı şeyi yapmak beni öldürür biiiir, yeni ne deneyebilirim merakı ile dopdoluyum ikiii.

3)Google de en son aradığın şey ne?

Kushimoto Sokağı...Maviye İz Süren'in güzel öyküsündeki yeri merak etmiştim.Gitmek ve görmek istediğim yerler listesine ekleyiverdim üşenmeden.

4)Mesajlaştığın veya konuştuğun en son kişi kim?

Nehir'in atletizm hocası. Onu yine bir yarışmaya yazdıracakmış kan grubunu sordu.Zaten hocalar ve bankalar..onlar olmasa yapayalnız hissedeceğim kendimi.

5)Tiyatroya en son ne zaman gittin?

3 gün önce kızlarımla gittik İBB Şehir Tiyatrolarına. Artık çocuk oyunlarından çıkıp yetişkin oyunlarını paylaşıyor olmanın dayanılmaz sevinci ile dopdoluyum.



6)Sinemaya en son ne zaman gittin?

Geçen aydı sanırım.Hakikatten açmışım arayı ben bir sinema yapayım bu aralar.Her zamanki gibi sevdiğim şekilde yani tek başıma.



7)Hangi diziyi herkes izlemeli?

Tabii ki Dr. Who
Özgün,benzersiz,aklı ve hayali harekete geçiren bir dizi o.
Türk dizilerinde her şeyin aşka bağlanması ve diyalog diyalog ve diyalog öldürüyo beni izlediğim en son dizi Behzat Ç idi  ...bilek ve yürek ve mizah ve akıl olmalı.



8)En son ne tür müzik dinledin?

Best of Classical Music 
Sonra Duman

9)Seni en çok ne çıldırtır?

Aptallık ...tahammülümün en az olduğu şeydir.




10)Ne zaman uyanırsın?

03:30 gibi.Yaşlanıyorum..eskiden 2-3 gibiydi. Uyku sevmeyenlerdenim ben.Uyku hayata gözlerini kapatmak...yaşamın her anı güzel.

11)İnternetteki ilk adın neydi?

Deniz..hep de öyle kaldı başka isim kullanmadım.
Yani mavinin en hükmedilmezi...
Altı mavi üstü mavi...hem ölüm hem yaşam








12)Favori emojilerin nedir?

dili bir karış dışarıda tüm hayata gülümseyen o şebek surat..

13)Kedi mi,köpek mi?

Ay kuş :-( lütfen yani.
Her canlıyı severim ben ..ama uçabilenleri bir başka severim.




14)Kuzey mi,güney mi?

Diziden bahsedilmiyordur umarım çüünkü izlemedim diyerek Kuzey diyorum. Karadenizliyim ben, kuzeyde doğdum;her şeyini ayrı sevdim memleketimin.


Trabzon Havalimanı

16)İstanbulda sevdiğin üç semt?

Kuzguncuk,İstinye sahili,Selimiye

17)Kafanda genelde ne olur?

Ne unuttum ne unuttum ne unuttum bu sefer ne unuttum...

18)Komedi mi,dram mı?

Komedi..sonu kötü biten ne dizi ne kitap ne bişi sevmem ben.Gülmek iyidir :-p

19)Çay mı kahve mi?

Kiminle nerede olduğuma bağlı. Bir başına isem de ruh halime bağlı.

20)Bu soruları cevaplamadan önce ne yapıyordun?

Yağmuru ve rüzgarı seyrediyordum. İstanbul uçuyor bugün ve ben bu havaları çok severim.

21)Son olarak bir sırrını paylaş:

olmaz..iki kişinin bilduğu sır değildur



4 Aralık 2013 Çarşamba

Anlamak...

Babamı , uykumdan ve bildiğim bir çok şeyden fazla seviyordum. O yüzden, gün henüz ağarmamışken yanağıma konan minik öpücük ve öpenin babam olduğunun kesin kanıtı olan bıyıkların batışını söylenmeden karşıladım. Gülümseyerek baktı ve açıklamak yerine fısıldadı "haydi".

Kalktım elimi yüzümü yıkadım  , çabucak üzerimi giyindim ve ardından yola çıktım. Arabaya bindiğimizde motoru çalıştırdı ve kendine özgü müstehzi tebessümü ile neşeli bir türkü mırıldanmaya başladı. Güne onunla başlamaya bayılıyordum. Babam, asla diğer babalar ya da diğer yetişkinler gibi değildi. Küçücükken de dediğim gibi "Tarzan'dan bile daha yakışıklı"ydı.Ortaokul ya da lise başlangıç çağlarında olmalıyım. Aldı beni Sotka'daki kahveye götürdü.Annemin yaptığı kurabiyelerden almış yanına, çöplüsünden çay söyledi. Kahvaltı etmeye başladık. Kahveye kız çocuğu mu getirilirmiş, sabahın köründe baba kız kurabiye ve çay ile kahvaltı mı yaparmış sokaklarda...yaptığı şeyden emin ve tereddütsüz olanların huzuru ile dünyanın o kısmına sırtını dönmüş çayını içiyordu.Ben ise kendimi ayrıcalıklı hissediyor ve onun kendine özgü sert kokusunu ciğerime depolamaya uğraşıyordum. Neydi konuştuğumuz konular, sohbetin ardıarkası kesilmeyen akışında tartışılan neydi hatırlamak zor. Ama net olarak hatırladığım şu ki, konu insanlar değildi. Babam insanları değil olayları tartışmayı severdi, çok da hazzetmezdi kişi yorumlamaktan.O bir  bilgi ve tabiat insanı oldu her zaman...

Sonra balığa çıktık.Gün,denizde iken kucakladı bizi.Deniz çarşaf gibi bir mavi..gök kusursuz ve lekesiz bir mavi ..Trabzon sahilinden gittikçe uzaklaşıyorduk.Adı -tanımı olmayan bir duygu sardı benliğimi.Tüm "önemli"ler, tüm "peşinden koşulanlar yalandı. Tanrı, içimizdeydi. Dünyadaki tek renk maiydi.Sevgi,sorgulanmayandı.

ÇOCUKLARIM DA BABAMIN ŞEFKATİNDEN VE MAİNİN KUCAKLAMASINDAN NASİPLERİNİ ALDILAR HER ZAMAN
Teferruatlar sadece gerçeğin güzelliğini kirletiyor..Kıyı hepten görünmez olduğunda bir fark ettim ki ben maide bir noktayım...adım yok sanım yok ne geçmişim ne geleceğim evrene ait bir noktayım ama nasıl güzel nasıl huzurlu nasıl gönlü doymuş bu güzelliğe özlemle ömrünce hasret çekecek olan bir noktayım. 

O, tüm kanalların tertemiz dolduğu, tüm benliğimin şarj olduğu sabah duyduğum tek ses denizin kayığa çarptığında çıkarttığı nazlı çırpıntı ve babamın ara ara kendi kendine mırıldandığı o şarkı... "ne yeşili ne siyahı gözümde hep gözlerin var..."

Şimdi ne zaman kirlendiğini görsem yaşam sahillerinin ve ne zaman aldığım nefes yetmiyor olsa aklıma o sabah gelir. Yalanla,iftira ile can yakanlar, beni yendiğine inananlar Allah'ın lütfettiği o sabah esintisinde hükmen yenik gelirler...kendi yalanlarında debelenmelerini izler, körlüklerine hayret ederim o insanların. Yalan, beni kendine çekip  ağdalı bulanıklığında yitirmeden gerçeklerin arı çizgilerine teslim olur..huzur bulurum.

Zaman olur kuş gibi

Birgün hazan,birgün bahar


Aşkı sizde öğrenmiştim


Vermediniz yalan yıllar....