sürgün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
sürgün etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Temmuz 2014 Perşembe

Fuzuli


Söylesem tesiri yok sussam gönlüm razı değil demiş düşünür

Beni mi bilmişte söylemiş
Bin tane renk, damlalara tutunmuş  , iliklerime işliyor
Deniz kenarında yağmura tutulmuş gibiyim

TEOG, okullar, iş,çocuklar, aile, ritüel, çiçeklerim ,balkon, hayat, haberler, habersizler, yalan, doğru, adalet, yaş, hastalık,seçimler,sıcak,tatil,dava,insan,hayvan..hayat sarmal halde dökülüyor saksısından. Benim canım ise hepsinden sıyrılıp O'nu dinlemek ve maviyi seyretmek istiyor. Bildiğim herşeyi unutup dağlarda yürümek, gönlüm daha ne kadar yük kaldırır ki diye sormadan mevsimleri içime çeke çeke hep yürümek istiyor. 

Hayatın aslı değil mi yaşamak?Ne diye kendi yalanımıza inanarak devam ediyoruz az olanı harcamaya?

Sabahlar isterdim asi ve mavi 
Büyüsün isterdim ışığın rengi..

Ya ufka vardığımda gelirse dünyanın sonu?
Ya yalan olduysa tüm doğrularım... 
Sürgün halinde kelimeler sesini duyduğumdan beri, gittikleri yerden gelmezler geri.




15 Nisan 2014 Salı

Başı Deniz Sonu Sebuş Bir Öykü



Başında hasır yırtık pırtık şapkası  Huckleberry Finn modunda sağında lacivert mai renkli deniz solunda güneşi selamlayan başak tarlaları, yürüyordu yolunda. Gönlünde zaman zaman fırtınalar, hayatında zamansız yağmurlar olsa da mutluydu yolundan ve kendinden ve seyyah yol arkadaşlarından. Biten gücü yorgun gönlü , herkes evinin yolunu tuttuğunda yaptığı dost sohbetlerinde dinleniyor dilleniyor ve tamamlanıyordu. Her güne ayrı şarkısı, herkese ayrı öyküsü vardı.

Yorgundu..ama çok mutluydu.

Sonra insanlar geldiler davetsiz ve yersiz. Onlar, ne o zamana ne o mekana ait değildiler. Tabiatın dengesi vardır;ölüm başlangıç, sonbahar ilkbaharın müjdecisidir. Filler ağaca tırmanmaz, yılanlar flamingolarla dans etmez, Ağustos böcekleri başka böceklerin bestelerini dillendirmez.. Oysa bu yeni gelen insanlar gürültücü,cahillikleri ölçüsünde inatçıydılar. Başak tarlalarını talan ettiler, güneşi küstürdüler..kirletemedikleri , sadece ne yaparlarsa yapsınlar mai kalan deniz oldu. 

Güzel günleri sona erdirdiler, iyinin savaşında adil ve dürüst değildiler.

Zaman, olageleni sundu;bunca kötülük içerisinde o artık Huckleberry Finn şapkası ile yalnızdı ve mahkümdü. Sürdüler bahçesi kendileri gibi yapmacık sarayın kulübesine , onu surlardan atmak için lazımdı sadece herhangi bir bahane.





Özgürlüğün bedeli yıllara yayılan emekleri , kalbinin de sağ yanı oldu. O artık şapkası daha yıpranmış kanadı kırık bir kuştu. Yine de vazgeçmedi , uçamadıysa da koştu. Kırgınlığı ve öfkesi ile haftalarca sustu. Güneş ondan yanaydı, tavrını koydu:güneş dediğiniz  artık ışıktan ziyade bir buruk pustu.

Çabalar çabaları, hayırlar hayırları,azalan zaman dökülen takvim yapraklarını izledi.
Sustu, Huckleberry Finn şapkasını eğip gözlerini herkesten gizledi.
Görebildikleri sadece dudaklarında rakseden müstehzi tebessüm idi.


***

Saçları güneş gözleri deniz peri uzaklardan seslendi
Karanlığa küfretmemek elbette elinde değil idi
Ama kanat çırpmış , yapmıştı elinden geleni
Beklenmedik anda..birdenbire beliriverdi
Karanlığı yaran titrek mum ışığının gölgesi
Saçları güneşten gözleri denizdendi

Tüm tek kanatlı melekler çırptılar ellerini
Tüm tek kanatlı melekler "Sen ne güzel şeysin Sebuş" dedi


***


26 Mart 2014 Çarşamba

Sürgün

Bakakaldım o kısacık satıra
Olabildiğince kısalmış, duygudan yoksunluğa
Gözlerime yaşlar hücum etti yeniden
Sanki isteyerek olmuştum ben giden