güneş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
güneş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Nisan 2014 Salı

Başı Deniz Sonu Sebuş Bir Öykü



Başında hasır yırtık pırtık şapkası  Huckleberry Finn modunda sağında lacivert mai renkli deniz solunda güneşi selamlayan başak tarlaları, yürüyordu yolunda. Gönlünde zaman zaman fırtınalar, hayatında zamansız yağmurlar olsa da mutluydu yolundan ve kendinden ve seyyah yol arkadaşlarından. Biten gücü yorgun gönlü , herkes evinin yolunu tuttuğunda yaptığı dost sohbetlerinde dinleniyor dilleniyor ve tamamlanıyordu. Her güne ayrı şarkısı, herkese ayrı öyküsü vardı.

Yorgundu..ama çok mutluydu.

Sonra insanlar geldiler davetsiz ve yersiz. Onlar, ne o zamana ne o mekana ait değildiler. Tabiatın dengesi vardır;ölüm başlangıç, sonbahar ilkbaharın müjdecisidir. Filler ağaca tırmanmaz, yılanlar flamingolarla dans etmez, Ağustos böcekleri başka böceklerin bestelerini dillendirmez.. Oysa bu yeni gelen insanlar gürültücü,cahillikleri ölçüsünde inatçıydılar. Başak tarlalarını talan ettiler, güneşi küstürdüler..kirletemedikleri , sadece ne yaparlarsa yapsınlar mai kalan deniz oldu. 

Güzel günleri sona erdirdiler, iyinin savaşında adil ve dürüst değildiler.

Zaman, olageleni sundu;bunca kötülük içerisinde o artık Huckleberry Finn şapkası ile yalnızdı ve mahkümdü. Sürdüler bahçesi kendileri gibi yapmacık sarayın kulübesine , onu surlardan atmak için lazımdı sadece herhangi bir bahane.





Özgürlüğün bedeli yıllara yayılan emekleri , kalbinin de sağ yanı oldu. O artık şapkası daha yıpranmış kanadı kırık bir kuştu. Yine de vazgeçmedi , uçamadıysa da koştu. Kırgınlığı ve öfkesi ile haftalarca sustu. Güneş ondan yanaydı, tavrını koydu:güneş dediğiniz  artık ışıktan ziyade bir buruk pustu.

Çabalar çabaları, hayırlar hayırları,azalan zaman dökülen takvim yapraklarını izledi.
Sustu, Huckleberry Finn şapkasını eğip gözlerini herkesten gizledi.
Görebildikleri sadece dudaklarında rakseden müstehzi tebessüm idi.


***

Saçları güneş gözleri deniz peri uzaklardan seslendi
Karanlığa küfretmemek elbette elinde değil idi
Ama kanat çırpmış , yapmıştı elinden geleni
Beklenmedik anda..birdenbire beliriverdi
Karanlığı yaran titrek mum ışığının gölgesi
Saçları güneşten gözleri denizdendi

Tüm tek kanatlı melekler çırptılar ellerini
Tüm tek kanatlı melekler "Sen ne güzel şeysin Sebuş" dedi


***


29 Aralık 2013 Pazar

Dilek Hakkı

Çocuklar gibi dileklerimi sıralamışım her yeni yıl geldiğinde...Günlüklerime baktığımda kendimi gülümseyerek izlediğim anlarda fark ettim bunu. Aslında ne kadar kolaymış zamanın törpüleyerek şekillendirdiği ayrıntılardan uzak ana niteliklerle insanı görmek..ama iş  becerip insana uzaktan bakabilmek. Sıralamışım nitelikleri çünkü hep net olmak, niyetimi-sözümü ortaya koymakmış derdim ömrüm.Yazmışım çünkü  bir pigmeden sadece biraz uzunken bile "söz uçar yazı kalır"ı bilirmişim.Sonra dileklerime baktım , insanlık için , dünyanın geleceği için,komşu kızı için,dostlarım arkadaşlarım hatta bir sahip bulunsa dediğimiz sokak köpeği için bile dileklerimi diledikten sonra kendim için bir şeyler dilemeyi hak görebilmişim...


Başkalarının mutluluğuyla mutlu olabilmek, başkalarının sevinçleri ile tamamlanabilmek insan niteliği olsa gerek. Tıpkı başkasının derdine kendi derdin gibi çare bulmaya çalışmak gibi.Hayaller kurabilmek gibi..umut etmekten hiç vazgeçmemek gibi.

Şimdi yeni bir yıla girerken yine odaklanmaktan vazgeçip yapabildiğimce uzaklaştım resimden ve göremediklerimi görmeye çalıştım bu sene iyice yordukları gönlümün yaralarını keyifle sararken.Hey! Yeni bir yıl geliyor. Her şeyden önce henüz kirlenmemiş,yaşanmamışlarla dolu,kötülükten yana yapılan rezervasyonların neşeli kahkahalarla bozulabileceği bir yıl bu. Daha şimdiden kocaman bir gülümseme yayıldı bile yüzüme.Umut ediyorum ve umut ettiklerime dokunabilecek kadar yakın olduğumu hissediyorum.

Siyasi çatışmaların hız kazandığı ülkemde konunun asıl merkezden uzaklaştırılmasına,dağıtılmasına,tartışmak yerine demagoji ile suyun bulandırılmasına ve insanların bunları hala yutmasına sinirleniyorum.O kadar çok yalan o kadar çok kravatlı adam hırsı birikti ki  üstümüzde gökyüzü sadece gri bulutlarla doluymuş gibi gelmeye başladı herkese.Güneşi özledik.Sabah mahmurluğunda çiy tanelerinin mücevher ışıltısına gülümsemeyi özledik."Anlamıyorsun" diye birbirine haykıran ama anlamayan ve anlatamayan,kör kavşakta kornaya basıp duran bireylerden oluşan gruplar sardı memleketin her yanını.Bir sürü senaryo ve bir sürü insan bu senaryolara inanmak isteyen. Oysa sonuca, olagelene baksa herkes gerçeğin ışıltısı kucaklayıverecek onları, kör gözlerini açacak sağır kulakları duymaya  perdesi kapalı kalpleri sadece kendi menfaati için atmamaya başlayacak.Yalanlar, siyasilerin insanlara söylediği o kocaman yalanlardan bile tehlikeli artık çünkü insanlar günahları için,hataları için,yaptıkları kötülükler için kendilerine yalan söyler oldular.

En son ne zaman güzel bir şarkı bestelendi benim ülkemde? Tüm bülbüller kafeste, tüm güller nefretten solmuş.

Bu sene yeni dileklerim var Allah'tan...iyiler kazansın kötüler utansın ve bu bizler için hayırlı olan olsun ..diliyorum.
Güller açsın bülbüller şakısın aşk yeniden vücut bulsun renkler kirlenmişliğini unutsun ...diliyorum..
Karacaahmet mezarlığı "ben haklıyım!" diyenlerle dolu, insan olabilmek olmalıydı bütün konu, herkes hatırlasın bunu ..diliyorum
Felsefe tartışalım,yarını oluşturalım,dünün keşkelerinden kurtulalım artık önümüze bakalım..diliyorum
Aşk diliyorum üç harfinin her birinin anlamını vere vere..çocuğu annesine, seveni sevenine,çirkini güzeline hasret bırakmasın Allah..diliyorum.
O kalp kıranlar hak yiyenler kötülüğü elleri ile evlat gibi besleyenler var ya...Allah utanmayı öğretsin..diliyorum.
Ve elbette sağlık diliyorum
Sonra dilek hakkım baki kalsın, her gördğüm sabaha sevincim,umudum,sevgim,yaşamaya da niyetim var benim diyorum.