türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
türkçe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Ocak 2024 Pazartesi

I Don't Want To Know.. Still (Vaya Con Dios)








 

Bilmek İstemiyorum

Bugün onu sokakta gördün
Pespaye bir kafeye doğru yürürken
Yalnız değildi
Yalnız değildi
Bir güzellik kolunu tutuyordu
Endişelenmeme gerek yok
Daha önce de yaptı
Daha önce de yaptı
Nerede ve nasıl?
Bilmek istemiyorum
 
Onun eski sevgililerinden biri olduğunu düşünüyorsun
Peri görünümlü bir kız
Sen onu sıkıcı buldun ama aynı zamanda
Tüm dikkatler onun üstündeydi
Bilmek istemiyorum
 
Hiçbir isim vermemen
Çok üzücü değil mi?
Acıya ya da darbeye katlanamayacağımdan korktun
Bilmek istemiyorum
 
Onu şehir merkezi taraflarında gördün
Çok içiyor ve çılgınca davranıyorken
Yalnız değildi
Tek başına değildi
Acınası durduğunu söylüyorsun
Başka bir kavgaya karıştığını biliyorsun
Daha önce de yaptı
Evet, daha önce de yaptı
Nerede ve nasıl?
Bilmek istemiyorum
 
Poker yüzünde bir gülümseme beliriyor
Maça Beyini atacağını söylüyor
At, ve benim kötü günlere düşüşümü izle
Ve beni bırak
Bilmek istemiyorum
 
Neden anlamaya çalışmıyorum
O her adam kadar zayıf
Eninde sonunda bana geri dönecek
Öyle değil mi?
Bilmek istemiyorum
*********
You've seen him on the street todayHeading for some sleaze cafeHe wasn't aloneHe wasn't aloneSome beauty hung onto his armI shouldn't need to be alarmedHe's done it beforeHe's done it beforeWhere and how?I don't want to know
You think she's one of his old flamesSome firey-looking kind of dameYou found her dull but just the sameShe stole the showI don't want to know
You've seen him on the downtown sideDrinking hard and acting wildHe was not aloneNot on his ownYou say he looked a sorry sightYou know he's had another fightHe's done it beforeYes, he's done it beforeWhere and how?I don't want to know
A smile breaks on your poker faceTells me you're gonna throw the Ace of SpadesDrop it, and watch me fall on evil daysAnd let me goI don't want to know
Why don't I try to understandHe's just as weak as any other manHe'll come back to me in the endIsn't that so?I don't want to know

21 Mart 2023 Salı

Singing In The Rain - Singing In The Rain (Gene Kelly)


I’m singing in the rain
– Yağmurda şarkı söylüyorum
Yes, singing in the rain
– Evet, yağmurda şarkı söylemek
What a glorious feeling
– Ne muhteşem bir duygu
And I’m happy again
– Ve yine mutluyum

I’m laughing at clouds
– Bulutlara gülüyorum
So dark up above
– Yukarıda çok karanlık
The sun’s in my heart
– Güneş kalbimde
And I’m ready for love
– Ve ben aşk için hazırım

Let the stormy clouds chase
– Fırtınalı bulutların kovalamasına izin ver
Everyone from the place
– Bu yerden herkes
Come on with the rain
– Hadi yağmur yağsın
I have a smile on my face
– Yüzümde bir gülümseme var

I walk down the lane
– Şeritte yürüyorum
With a happy refrain
– Mutlu bir kaçınma ile
Just singin’, singin’ in the rain
– Sadece şarkı söylüyorum, yağmurda şarkı söylüyorum

Dancing in the rain, da-da-dada
– Yağmurda dans, da-da-dada

I’m happy again
– Yine mutluyum

I’m singing and dancing in the rain
– Yağmurda şarkı söylüyorum ve dans ediyorum

I’m dancing and singing in the rain
– Yağmurda dans ediyorum ve şarkı söylüyorum

16 Temmuz 2019 Salı

Susar Mısınız Yeterince


Ortaokul Türkçe öğretmenim bir harikaydı. Bildiğim ve olduğum her şeyin temelinde onun sesi vardır kanımca. Bir karış,zayıf ve dikkat çekecek kadar suskun ,hiç arkadaşı olmayan bir çocukken onun beni büyüleyen bilgisi suskun  dünyamda sabırsızlıkla beklediğim saatleri doğurdu.

Yüksel Hoca, iyi bir cümlede gereksiz kelime olmadığını söylemişti. "Ben kendim,  bugün biter bitmez yarın sabah koşar adım sizin eve gelirim" yerine "Yarın erkenden  sizin evde olurum" denilmesi gibi. "Sen biliyorsun" yerine "biliyorsun" gibi.

Daha sonra tahsilime devam ettiğim iletişim fakültesinde de iyi bir romanın-senaryonun bol replikle beslenmediği ve lüzumsuz kelimelerden arınmış olduğu bilgisi verilmişti.


Yaşlılığın ilk emaresi imiş sese tahammülsüzlük. Şimdi , sesle birlikte lüzumsuz konuşmalara ve kelimelere tahammülsüzlük aldı başını gidiyor benim cenahta. Söylenmese de olurdu diyeceğim yüzlerce cümlenin ve sesin ortasında yalnızlığa ve seçilmiş sessizliğe hasret bir yaşam sürdürür oldum. Bugün 1.5 saat kadar süren görüşmemizde sadece "çalışmalarımı devam ettirecek akşam saatlerinde kullanabileceğim bir alan arıyorum" cümlesi yeterliyken bir sürü  harf,ses,kelime,cümle,anlatım beynime nakşedildi. Hunharca katledilen benim  ömrümdü. 

Türk insanına mı mahsus bu özellik bilmiyorum. Çok fazla kişisel veri ile yapılıyor iş görüşmeleri. Çocukluklarını dinliyorum bir çocuğunun, ya da çocuklarını. Arabalarını,kahvaltı alışkanlıklarını,sosyal ve siyasi görüşlerini. Artık yerine oturmuş tonlamalarla "evet,hımm,hayır,hımmm,hadi ya,gerçekten mi,kesinlikle katılıyorum" lar akışta yer alıyor. Yorucu, sıkıcı ve gereksiz.

Bugün bir koro çalışması için görüşme yaparken hobilerin öneminden bahsedildi ve koroya davet edildim. Heyecan ve samimiyetle "hobi zamanlarımı sesten ve sözden arınmış zaman dilimleri yaratarak kullanıyorum ben" dedim. Klasik müzik dinliyorum (tık..bugünkü önerim) çünkü tını sözden anlamlı ve derin geliyor. Yürümek ve balık tutmak,fotoğraf çekmek ve kitap okumak en sevdiklerim..çünkü kimse ile konuşmam gerekmiyor.



Susabildiğim ve sessizliğin asil huzurunu besleyebilecek ses-sözlerle dolu günlerin özlemi beni yakıp kavuruyor.