Selin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Selin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Ocak 2016 Salı

Kıvırcık Mai


Selin'in ilkokula başladığı güne ait bir resim bu.

Ne o kanepe var şimdi ne o yepyeni çoraplar ne o gıcır gıcır pabuçlar

Saçlarını iki yandan toplayıp tombul tatlı yanaklarını ve gül yüzünü açıkta bıraktığım, kıvırcık saçlarının her lülesine taptığım o minik kız da kalmadı..


Bi sürü insan var Selin'i tanıyan seven.İtinayla her birinden ayrı kıskandım kızımı. Her anne okuldan gelince çocuğuna "deersler nasıldı" filan diye sorar ya. ben direkt "öptü mü kimse seni" derdim. Gülerdi halime. Bilirdi yarı şaka yarı ciddi sorduğumu. anlardı onu ve ensesindeki o kıvırcık lüleyi kimselerle paylaşamadığımı.


Babasının feysine girip Selin'e o hesaptan "anneni mi çok seviyorsun beni mi" diye yazdığımda bu numarayı yemeyip " anneeeee çabul çık o hesaptan" yazışı da bundan.Bilir o beni.

Ben de onu bilirim onu izin verdiğince. Herkes muhteşem okul başarılarını bilir, ben anne sütüne lezzet versin diye vanilyalı bi sürü şey yemişken onun karnı doyduğunda yüzündeki masum tebessümü bilirim.Herkes aklıbaşında olgun Selin'i takdir ederken ben ilk emeklemesinde dudak kıvrımlarının keyifle gerilişini hatırlar bilirim. Herkes onun genişi dünyasının sınırlarını merak edip takdir ederken ben yüksek duvarlarının ardındaki dünyanın aslında çok daha geniş olduğunu bilir sessizce seyrederim.
Yüzünden tebessümü eksik olmayan melek.
Ben seni, gökyüzündeki yıldızlardan bile çok severim.

                         
O minnacık kıvırcık saçlı kız yok şimdi. Akşam doğumgününü arkadaşları ile kutlayacak kıvırcık saçlı bir genç kız var.

-e hali -de hali -den hali yalın hali...her haliyle sevdiğim ilk göz ağrım, varoluşu mucizem,miladım.
Var ol,sağ ol ve mutlu ol da nerede ve kiminle olursan ol.

Sen mutlu..işte o zaman ben de mutlu
13:09:07 doğum saati
12.01.2000 doğumgünün
Selin miladım benim
Selin'den önce ve Selin'den sonra oldu ömrüm..

SELİN MAVİDE BİR NOKTA







18 Kasım 2015 Çarşamba

Deli Veli Toplantısı-2


Selin, yani büyük kızım okulundan 2014-2015 Eğitim Öğretim Yılında "Yılın Örnek Öğrencisi" ödülünü aldı. Gerek akademik başarısı gerek sosyal faaliyetlere katılımı gerekse arkadaşları ile iletişimi neticesinde tüm öğretmenlerin oy kullanması sonucu örnek öğrenci seçilmiş.

Sahneye çıktığında yüzünün kızarması ve şaşkınlığı tüm öğretmenlerin hoşuna gitmiş.

O kadar tevazu sahibi ki ödülün kendine geleceğini düşünmemiş bile dediler.

Sonra dün akşam (onun okulunda veli toplantıları akşam oluyor) bu senenin ilk veli toplantısına gittik . Gittik diyorum çünkü tüm torunlarının yaşantısındaki her ayrıntıya bayıla bayıla dahil olup renk katan anneanne de bizimle geldi.Onu kantine ,ırk-dil-renk karmaşasının ortasına oturttuğum anda gözlerinin pırıl pırıl çevreyi incelemeye başlamasından benim görüşmeler yapacağım süre zarfında sıkılmadan oturacağını anladım tabii. Bir bardak çay ve bir yudum hayat...anneme fazlası lazım gelmiyor ki..


Her girdiğim sınıfta kızımla ilgili aldığım övgülerle sırtımdaki yükün gittikçe ağırlaştığını  hissederek çıktım. Kızımın iyi niyeti ,fedakarlığı, çalışma azmi övülüyor övülüyordu. Sadece bir öğretmeni," Ona hayır demeyi öğretin.Ona sömürülmemeyi öğretin.Ona alkışların kulağını sağır etmemesini öğretin. Kızınız veren el iken bu kadar mütevazı olmamayı bilsin" dedi öfkeyle. Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Öfkeli bir adam, öğrencisini-çocuğumu seven bir öğretmen gördüm.


Ona saygı ve sevgi ve minnet duydum."Haklısınız"..dedim ve çıktım.Uzun sözlerin anlatamayacağı idi uzanıp elini tutmamdaki inanış. Yolumuza çıkan iyi ve aydın insanları eksik etme hayatımızdan Allah'ım.

Diğer öğretmen için sınıfın kapısında beklerken daha da durgundum. Koridorda sesler duydum.

-Nedir bu canım Selin Erdem Selin Erdem...aldığı ödüle bak. Şimdi onun yurt dışında istediği okula gitme şansı bizim çocuklarımızdan yüksek.

 Diğer velilerde 1-2 geçiştirici mırıldanma oldu.

-Her projeye onu dahil ederlerse elbette örnek öğrenci ödülü alır. Olmaz böyle. Bi tutturmuşlar Selin Selin
-Ama kız çok çalışıyor ve gerçekten çok başarılı..dedi birisi
-Ay ne çalışıyor, bizimkiler az mı çalışıyor şimdi o bu ödülle gitsin istediği okulda okusun bizim çocuklarımız duruken...

Bir veli çekingen ve kısık bir sesle "annesi burada" diye uyardı atarlı anneyi.
Bir an duraksamadan sonra sesini yükseltti kadın:

-Buradaysa burada canım.Haksızlığa hiç tahammülüm yok, ondan mı çekinecem.

Döndüm kadına baktım.O okuldaki pek çok kişi gibi bakımlı,belli bir kesime ait olduğunun vurgusunu taşıyan çizgilerle bezenmiş uzun boylu bir kadındı.Ama ben pahalı pabuçlarına marka çantasına üzerine özel dikilmiş tayyörüne bakmadım. Ben onun gözlerine baktım.Alev saçan bakışlarını üzerime dikmişti.

Nasıl oluyor da bir çocuk doğurmuş,onu emzirmiş,emek vermiş bir insan  bir başka çocuk hakkında bu kadar nefret dolu olabiliyor? 

Anne olsun olmasın:yetişkin bir insan bir çocuk hakkında nasıl böyle duygular besleyebilir?

Ona bakmayı sürdürdüm. Koridorda bir sessizlik oldu. Bu açık meydan okumaya karşılık vereceğimi, bir tartışma çıkacağını sanan diğer veliler gergin ve suskun bize 
baktılar . Ben ise gözlerimi ayırmadan kadına bakmayı sürdürdüm . Bakışlarımda ne vardı bilmiyorum.Kaşlarım çatık bile değildi. Kadriye olarak baktım , bir anne olarak baktım , insan olarak baktım, yeşil ile maviyi kucaklayan Trabzon'da yoğrulmuş  kalbimin sorgusuyla baktım,Selin'in annesi olarak baktım,işten çıkıp koşturmaktan yorulmuş biri olarak baktım...yüzü kızardı kızardı kızardı. Yaklaşık bir dakika kadar gözlerimizi birbirimizden ayırmadık.

Sonra içerideki öğretmen kapıyı açtı.

-"Oooo Selin Erdem'in annesi gelmiş, buyrun lütfen Kadriye Hanım " dedi sesinde belirgin bir memnuniyetle.

Kadına bakmayı sürdürdüm hala suskun ve kımıldamaksızın. Koridorda herkes hala bize bakıyordu suskun ve kımıltısız .
Kadın başını eğdi.
Selin Erdem'in annesi kadının eğik başına bakmayı sürdürdü...sonra döndü ve sınıfa girdi.


Herkes bana "kimbilir ne mutlusundur " "ah bu harika bir şey" deyip duruyor.
Değil.
Selin, o kadının çocuğuna okuldan sonra kalıp ders veriyor matematiği iyi olmadığı için.
Değil
Selin, o pırıl pırıl iyi niyeti ile bir başka koridorda o kadın ve benzerleri ile karşı karşıya kalacak.
Değil
Ben kızıma "hayır" diyebilmeyi ve incinmemeyi öğretebildiğimi sanmıyorum.

Yolu aydınlık ve pürüzsüz olsun tüm çocuklarımızın
Yolların sonunda insan ve mutlu olsunlar
başarının başka tanımını bilmiyorum ben.


12 Nisan 2015 Pazar

Lacivert Takım Elbiseli Adile Naşit


Çaktırmadan , günlerin mevsimlerin geçip gidişi gibi geçti gitti ellerimden bebekliği..

Sarı saçlı sarı elbiseli bebeği olan kıvırcık Selin...

Daha kıvırcık saçlarındaki  bebe şampuanının papatyalı kokusunu içime çekmeye doyamamışken bir gün sokakta anaokulu servisinin ardından el sallar buldum kendimi.


O günlerde anlamalıydım başıma geleceği.
Veliler okulun bahçesinde beklesin, çocuklar küçük;henüz 4 yaşında, ağlarlarsa güven vermek amacıyla sizi çağırabiliriz dediler.
Bütün gün bahçeden bekledim "heyyy ben burdayım bebeğim" gülüşüm cebimde hazır.
Bir beni çağırmadılar bir beni!
Akşam okul bitti, herkes annesinin kucağında, benimkisi iki eliyle kapıya yapışmış "gitmicemmmmmmmmmm gitmicemmmmmmmmmmm" diye feryat feveranda...


İlkokula kaydettiğim gün 12 Nisan'dı..yani bugün.
Ağlaya zırlaya indim Çamlıca'nın yokuşlarından.
Okula başladığı gün lacivert takımımın içinde tebessümle yolcu ettim onu.
O içeri girince ise içimdeki Adile Naşit fırlayıverdi bastırdığım yerden..sular seller gibi akıttım göz yaşlarımı.


Annelik, tüm tezatları aynı kapta eritmek ve yaşamak galiba.


 Doğururken beyin hücrelerimin önemli bir kısmını kaybediyorum anladığım kadarıyla..eskiden daha mantıklı, daha sağlıklı düşüncelere ve tepkilere sahiptim ben.

Selin, okulun seçtiği öğrencilerden biri oldu ve İTÜ Ayazağa  kampüsünde  "Nasa's İnternational Space Apps Challenge 2015 İstanbul" etkinliği kapsamında düzenlenen "hackathon'a"  katıldı. 


İsmini ,imzaladığım izin kağıdına baka baka yazdığım bu etkinlikten Cuma akşamı saat 17 de çıkacak ve ertesi gün yine gidecekti.

Sonra beni aradı..
-"Anne" dedi şarkı söyler gibi konuşarak incecik nazik sesi ile. "Akşam 7 'de çıksam olmaz mı?Burada etkinlik 23'e kadar devam ediyor.

-Olur tabii kızım..dedim sakin,sevecen ve kendinden emin ses tonumu kullanıp içimdeki Adile Naşit'in paniğini bastırarak.

Telefonu kapattık. Suratım 5 karış işime gücüme baktım. Onun orada ne kadar mutlu olduğunu bildiği için sevinçle çarpan kalbimin sağ yanı , onun akşamın bir vaktine kadar benden-evden uzak kalmasından hoşnutsuz kalbimin sol yanından daha baskın çarpıyordu.

Bir kaç saat sonra telefon çaldı yeniden.

-"Anne" dedi sesine kendinden emin bir ton vermeye çalışarak ama aslında ürkek ve biraz umutsuz. "Herkes burada kalıyor akşam ben de kalsam olmaz mı?
-"Başınızda kim var, ne yiyip ne içeceksin, telefonunu nasıl şarj edeceksin,ben sana nasıl  ulaşacağım,kalacağınız mekanı bana tarif et..ben de sana cevap vereyim"

-Arkadaşlarla kalacağım..herkes kalıyor anne. Yaşam alanı oluşturuldu burada, yiyecek ücretsiz,telefon şarjını arkadaşımın bilgisayarından halletmem işten bile değil..anne;öğretmeni arayamaz mısın?

Lacivert takımları ile gülümseyen kadın cevap verdi:

-Öğretmeninin telefonunu bana yolla, ben onunla konuşurum.Elbette kal kızım, bence bu harika bir fikir.

Sonra öğretmeni ile konuştum:

-Ben Selin'e güvenirim ve o güvenli diyorsa ortam güvenlidir ama bir yetişkin olarak sizin ağzınızdan duymak da rahatlatıcı doğrusu. İstediği kadar kalabilir, bizim açımızdan sorun yok.

Yalaaaaaannn yalaaaaannn.. ben gece kalkıp kaç defa öpüyorum o tepesindeki kıvırcık bulutları, ne yer ne içer benim bebeğim?Hiç bile istediği kadar kalamaz yafuuu sabah güneşin ışıkları ile birlikte odasına girip öpmem lazım tazecik yanaklarındaki gül pembedennnn.

Sipariş ettiği 3-5 bir şeyi babası hiç üşenmeden götürüverdi Ayazağa'ya, kızının yanına.

Cuma sabahı gitti.
Dün yoktu .
Bu akşam gelecek..midem kırk düğüm bekliyorum.
Bu gidiş 3 günlük..başladı bir kez.Artık açıldı kanatlar,mevsim o mevsimin eşiği.


Sabah kardeşine mesaj atmış:

-Çiğköfteli milkshake'im, dün TUDEM nasıl geçti?

Nehir de cevap yazmış:

-Ekmek arası bisküvi gibiydi sınav...gel çabuk ;özledim!

İçimdeki Adile Naşit göz yaşlarını  silerken lacivert takım elbiseli kadına döndü ve dedi ki "Bi milyon doğru ve bi milyon yanlış arasında en doğru kararımdı hayata iki kardeş olarak devam etmelerini sağlamak."

İkisinin nadiren aynı fikirde olduğu konulardan biri bu.

Mutlu ve umutlu günler bizlerle olsun.

13 Ocak 2015 Salı

Milat


Anneliğe hazır olmak diye bir şey var mı acaba?

O da olsun bu da olsun şunu da tamamlayayım şeklinde bir dizi bahane vardı anne olmadan önce. Hazır değildim. Deliydim,doluydum ama adam değildim. Düşünmüyordum bile hazır olmayı.

Sonra tıbbi verilere göre kendimi bu hazır olmadığım altın çağdan %99 korurken %1'lik bir mucize gerçekleşti ve hamile olduğumu öğrendim. O kadar imkansızdı ki bu, doktor hamile olduğumu söylediğinde şaşkın ve çok şaşkın olarak eşimle birbirimize dönüp bakakaldık. Doktor paniğimizi değerlendirerek müdahale etti: "evli değil misiniz yoksa?"

Çapa'daki prof. teyze ,anne olamazsın dedi. Beyninde şu var bu var acil ameliyat olman lazım.

Tabutta rövaşatamı anlatmıştım..omuriliğimde platin, zor şer toparlamış kırık bel vardı..dediler ki anne olamazsın.

Bir de şeker çıkmasın mı o ara..e dedim başka yok mu? Dediler çok riskli çok çok riskli..

Dahası da var ama yazmayacağım. Prospektüsünde kocaman "hamilelikte kullanılmaz" yazan ilaçlar kullanmam gerekiyormuş.
Dediler: anne olamazsın...

Hayata gol atıp %1'lik ihtimali değerlendiren güzel kızım, Selin'im karar vermiş; doktorlar profesörlere söz düşer mi? Evladım geleceğim demiş, ölüm yüzde kaç ihtimal; yaşam varken sorulur mu?

He he..dedim onlara.Cevap vermeye bile değmezdi nezdimde. 

Onlar etrafımda dizlerini dövüp bilmem kaç tahlil yapadursun, ben insanlara gereğinde kulak tıkamayı öğreneli çok olmuştu.


Hiiiç bile karartmadım enseyi. Fıldır fıldır gezdim,eğlendim.Şekerden dolayı perhiz yapmak zorundaydım hem de çok ağır çünkü insülin iğnelerini istemiyordum...başka da bir sıkıntıyı takmadım kafama.Ama göbeğimle övüneceğim o tek dönem perhiz yapmak yok mu?O çok dokundu kanıma.

Zaten eşimin babalık sendromu iki kişilikti, bana sıra kalmadı.

Neyse, kontrole diye gittiğim bir gün (12 
Ocak) beni doğuma alası geldi doktorların. Asistan geldi ve "hoca cs istiyor " dedi. Şu merak saldığım kitaplardan birinde ,bunun sezaryenin kısaltması olduğunu okumuştum. "Allah" dedim içimden "gittik"! Doktorum sakince "elimde hiç yok" dedi. Asistan bana baktı. Edward'ın Bella'ya ilk baktığı gibi hani.Kanımı istermişcesine ayyy. Neyse "hoca ısrarlı" dedi. Doktorum içini çekti, bana döndü "bebek yerini doldurmuş, suyu kalmamış,acilen ameliyata alıyoruz sizi" dedi. Yalandı biliyorum ama gıkım çıkmadı.Oysa, dönüşte şeytana uyup bir pizza yemek niyetindeydim. Birazdan ameliyata gireceğime değil pizza ile olan hayalimin suya düşmesine bozuktum. Bir yandan da doğumdan ne kadar sonra çıkıp o pizzayı yiyebilirim diye hesaplamaya çalışıyordum.

Eşimi aradım, doğumhaneye alıyorlar beni dedim. Sesten daha hızlı geldi Ulus'tan Altunizade'ye. Vallahi hala takdir ederim bu uçuşunu :)

Doğumhaneye beni Karslı bir hastabakıcı götürdü. Doğumdan da korkmadım.Telaş filan yoktu yüreğimde. Yaşamam gereken bir şey vardı, onu yaşıyordum. Hem sıkılmıştım hamilelik sakınmalarından. İçtenlikle , hamileliği 2 yıl süren filleri düşünüp onlara acır olmuştum.Sonra artık ertelenemez meraklarım vardı bebek hakkında. En çok, O'nun sesini çok merak ediyordum. Şimdi düşünüyorum da ,sanki yüzünü gördüğüm o ilk ana kadar anne olacağımı idrak edememiştim sanki , sadece yaşam bir süreç getirmişti ve ben de onu yaşıyordum.

Spinal anestezi yapıldı.Hani şu omuriliğinizin ortasına iğne batırıyorlar filan :-p Umurumda bile değildi. İlk kez böyle bir deneyim yaşıyordum ve "millet ne yapıyor etrafımda, onu niye yapıyorlar, bunu niye yapıyorlar, ben ne yapmalıyım, şimdi ne olacak" gibi bitmek tükenmek bilemz bir merak ile seyre dalmıştım alemi.

 Doktor, asistanlarına "bunu boşverin,normalde çığlık filan atarlar" diyerek beni "sanırım" takdir etti.

Sonra Selin geldi....

Anestezi uzmanı ile TRT'deki yayınlar hakkında sohbet ediyorduk doğum esnasında.
Sonra, hazır mısın dediler
Durun , saate bakacam 
yükselenini hesaplayamam sonra dedim.
Güldüler.
Sonra, saate baktım
13:09:07
Sonra o geldi
Selin
Bebek değil...kızım
Bebek değil...Selin
"O" değil..Selin'im

Tanıdık birini görmeyi beklercesine şaşkın yüzüne bakakaldım.Nasıl kırmızı ve minik bir şey bu dedim. A?Burnu yok? A?Dudakları ablam?







Bir titrek çığlık koyverdi "Selin" , görevliler onu alıp hemen sarmaya götürüyorlardı ki artık kanka olduğumuz anestezi uzmanı "getirin bir görsün bebeğini yahu" dedi.
Ekibin kalanı "ortalığı toplayıp" ameliyatı tamamlarken ben dikkatimi tamamen "kızım"a vermiştim. Ağlıyordu. 

Yanıma getirdiler.
Uzandım..
Çekine çekine dudağının kenarından öpüverdim.
Sustu..

Ne Fatih'in İstanbul'u fethi, ne  rönesans 
Çağ böyle değişirmiş meğer.

Zaman "Selin'den önce ve Selin'den sonra" olmak üzere ikiye ayrıldı.
Miladımdı o benim.

İnsandım,kadındım ama artık, bir de annelik vardı hepsinden her şeyden baskın olan. 

Tüm "anne olunca anlarsın"lar uzun yıllar bekledikleri eşikten sabırsızlıkla atlayarak kapımdan içeri giriyorlardu bir bir .

Epey sonra ameliyathaneden çıkartıldığımda aynı anda iki kişi aynı cümleyi haykırdı:

-Kızım nerde, kızım nasıl?

Bir ses bana,
Bir ses anneme aitti.


3 Aralık 2014 Çarşamba

Döndüm Şöyle Bir Baktım da...

Aklımda nereden estiyse , seneler önce bebek.com da yazışmalarımıza bakmak istedim bu sabah. Ne mutluydum, ne eğlenirdim o zamanlar.

Bir tanesini paylaşayım mı sizinle?



Kırmızılısı Selin,öteki sarı şeker ise çok sevdiğim birisinin çok sevdiğim kızı..

28,02,2006



GÜNAYDIN, 
  
BU SENE İPİN UCUNA ASILACAĞIM VE ELİMDEN KAÇIP GİTMESİNE İZİN VERMEYECEĞİM DEDİM AMA İP BİR YANA DURSUN KENDİMİ KAYBEDECEĞİM HALE GELDİM..AMA BU BİR ŞİKAYET CÜMLESİ DEĞİL DİKKATİNİZİ ÇEKERİM. 
  
SADECE ÇOK ALANA ÇOK YERE DAĞILDIM VE YETİŞMEKTE GÜÇLÜK ÇEKİYORUM O ARADA YAZAMADIĞIM ZAMANLAR OLUYOR AMA İŞİM NE OLURSA OLSUN BURAYA YAZMAYI VE OKUMAYI ÖZLÜYORUM...DİYE KİŞİSEL İLETİMİ YAZDIKTAN SONRA ÇOCUKLARIMI ANLATMAYA GEÇEBİLİRİM...

BU CÜMLEDEKİ "LAR" EKİNİ NE ÇOK SEVDİĞİMİ HİÇ SÖYLEMİŞMİYDİM? 
  
SELİN ERKEN ERGENLİK Mİ YAŞIYOR NEDİR KIRACAĞIM BACAKLARINIHER DENİLENE İTİRAZ EDİYOR AY... ÖMRÜMÜ ÇÜRÜTTÜ RESMEN .HER KONUDA KENDİ FİKRİ VAR HER KONUDA BİR OLMAZ İLERİ SÜRÜYOR Kİ FİKRİNİDE BEYAN ETSİN(BABASI AZ GELMİŞ GİBİ )AKŞAM DESENLİ DANTELLİ FANİLASINI GİYMİŞ ALTINADA ŞORTUNU GİYMİŞ(ZÜRAFANIN DÜŞKÜNÜ MİSALİ),SONRA O FANİLANIN ETEK KISMINI BURUP BURUP GÖĞÜS "DEKOLTESİNİN" İÇİNE SOKARAK GÖBEĞİNİ AÇMIŞ,SAÇLARINI ISLATIP TOPLAMIŞ SONRA GEÇMİŞ KARŞIMA DANS EDİYOR.İÇMEKTE OLDUĞUM ÇAYI İTİNAYLA PÜSKÜRTTÜM TABİİ.KIZIM NE OLUYOR?ANNE BU AKŞAM HEM MODACIYIM HEM MANKENİM DİYOR.E AMADA BEN HALA ANNEYİM SENİN VASFINA TÜKÜREYİM DONACAN KIZIM ALLAH'IN KIŞ GÜNÜ HEM HER YERİNİ AÇMIŞSIN HEM AZ GELMİŞ BİRDE BAŞINI ISLATMIŞSIN.BANA MERHABA BAŞÇAVUŞUN EŞEĞİ BAKIŞINI FIRLATTI DANSINA DEVAM ETTİ ANNEANNESİNE GİDİP YALTAKLANDI,FOTOĞRAF MAKİNESİNİ GETİRDİ Bİ FOTOĞRAFIMI ÇEK FALANCA İLE FİLANCAYI ÇATLATAYIM(KIŞIN GÖBEĞİNİ AÇTI DİYE SELİN'İ KISKANIP ÇATLAYACAK ARKADAŞI DA VARMIŞ EŞHEDÜ) 
  
HANİ HEP DERİM YA BENDE OTOTRİTE YOK ALLAH BENDEN ALMIŞ KİME VERMİŞ BİLMİYORUM.İŞTE BİR KANITI DAHA.KALKTIM FOTOĞRAFINI ÇEKTİM.GİTTİ KENDİNE SÜTLÜ KAHVE HAZIRLAMAYA PARMAK UÇLARINDA AYARI BOZUK HÜLYA KOÇYİĞİT MODELİ YÜRÜYEREK, ÖZER CAMDA KAÇAK SİGARA ÇİYORDU YİNE SELİNİN SESİNİ DUYUNCA DUMANI YUTTU KORKUDAN.BENDE DİNLİYORUM. 

S:-"BABACIM, BAK BANA" 
Ö:-ÖHHÖ ÖHHHHH BÖH KIZIM NE O HALİN ÇABUK GİT GİYİN KÖH BÖH 
S:-BABACIM SAÇMALAMAGİYİNECEĞİM ZAMANI GELİNCE SADECE BENİ GÜZEL BULDUNMU DİYE SORACAKTIM. 
Ö:-KEMİKLERİNİ KIRSAM DAHA GÜZEL DURACAK SANKİ??? 
S:-BANA ŞİMDİ DEDİĞİNİ ZORLA YAPTIRABİLİRSİN BABACIM AMA BÜYÜDÜĞÜMDE GİYİM "STİLİMİ" KENDİM SEÇECEĞİM VE BÖLE GİYİNECEĞİM SENDE BANA KARIŞAMAYACAKSIN BABACIĞIM(LAFIN SONUNA -CIĞIM EKLEYİNCE HAYATINI KURTARABİLECEK SANIYOR BENİM SAF KIZIM) 
Ö:- 
S:-TAMAM TAMAM BABACIM HAHAHAH(MANASIZ SOSYETE GÜLÜŞ TON BUNU DA YENİ EDİNDİ) GÖRÜŞÜRÜZ BİRAZDAN SİNİRLENME 
  
SELİN SALONA GERİ DÖNDÜ.BAKIŞIMI GÖRDÜ(BABASI İLE KONUŞMA "STİLİNİ" BEĞENMEDİĞİM İÇİN KIZMIŞTIM SAHİDEN" GİTTİ PİJAMALARINI GİYDİ AMA MANASIZ HÜLYA KOÇYİĞİT KELEBEK YÜRÜYÜŞÜ KALDI DÜN GECE. 
  
TABİİ O ARTIK 6 YAŞINI BİTİRDİ BENİM BEKLENTİLERİM NASIL BÜYÜDÜYSE SELİNDE ÖYLE BÜYÜDÜ BENDE BİLİYORUM AMA BU BEN BİLDİĞİMİ YAPARIMLAR, SONU GELMEYEN İTİRAZLAR BİRAZ ERKEN BAŞLADI GİBİ GELİYOR BANA. 
  
ÖFKEMİN SON RADDESİ NERESİ ÖĞRENMİŞ,ORAYA KADAR OYNUYOR BENİMLE.... 




NEHİR ZATEN BİR ALEM,ŞAHSINA MÜNHASIR BİR ÇOCUK O SELİN İLE ALAKASI YOK.TAMAM BENDE BİLİYORUM KARDEŞ DİYE KİMSE İMSEYE BENZEMEK ZORUNDA DEĞİL.TAM ÜÇ KARDEŞİZ BİZ BİLMEZMİYİM KARAKTER VE FİZİK OLARAK BENZEMEZLERİ...AMADA ABİCİM BİR GIDIM BENZER DEĞİL Mİ?O DA YOK KEÇİ DE....SELİN'DEN ÇOK FARKLI AMA SELİN GİBİ ÇOK SEVİLESİ ÇOK TATI VE ÇOK ÖZEL BİR PİNÇİK O.O BENİM HACIYATMAZ GİBİ TAM YERE SERİLDİM DERKEN AYAĞA KALKMAMA NEDEN OLAN NEŞE KAYNAĞIM....O BENİM GÖKKUŞAĞIMIN EN KEYİFLİ RENGİ...O BİR ADI GİBİ ÇAĞIL ÇAĞIL NEHİR 
  
AMA O DA BİRYER CÜCESİ SONUÇTA VE CANIMA OKUYOR...AMA BU DA BİR ŞİKAYET CÜMLESİ DEĞİL. 
  
SELİNNE KADAR BAĞIMSIZ İSE BU O KADAR BAĞIMLI BİR ÇOCUK.EMMMMİ EMMMMİİİDİYE DOLANIR DURUR BİR YANDAN KOPMA KOPPMA(KORKMA KORKMA) DİYEREK HER DUYDUĞU SESTE KUCAĞIMA ATLAR VE SONRA ASLINDA KORKMADIĞI ANLARDA(ÇÜNKÜ GERÇEKTEN KORKAK BİR VELET BENİM KIZIM) BU YAPTIĞI KÜÇÜK MUZIRLIK İÇİN SAÇLARIMI KOKLAYIP ÖPEREK BENDEN ÖZÜR DİLER.DUDAĞININ BİR KENARINDA HEP TEBESSÜM VAR NEHİR'İN.YUMUŞAK HUYLU BİR ÇOCUK AMA KESİNLİKLE ANNESİNDE BULUNMAYAN KARARLILIĞA SAHİP. 
  
NEHİR DÜN UYUMAMIŞ.E İYİ ERKEN YATAR DEDİK AMA AKŞAM 19:30 İLE 20:00 ARASI UYUMASI HARİÇ YİNE UYUMADI.HEM VALLAHİ HEM BİLLAHİ ÇOCUK YATAKTA OTURDU SABAHA KADR UYUMADI.SAAT 05.30'DA ANNEM KALKTI BAKTI BİZ EDİ İLE BÜDÜ OTURMUŞUZ YATAKTA BÖN BÖN ETRAFA BAKIYORUZ.KIZIM NE OLDU DEDİ ANNEM.UYUMADI DEDİM.HEMEN EMZİĞİ ÇIKARTTI "ANNEANNE GURBAN GÜNAYDIN NASILSIN" DEDİ TABİİ KENDİ SÖYLEMİNDEKİ TATLI  VURGULARLA.ANNEM BİR SÜRE AĞZI AÇIK BİZİ İZLEDİKTEN SONRA BAŞÖRTÜ BULDU BİR TANE NEHİR'İ OKUMAYA BAŞLADI.HASTA DEĞİLMIZMIZLIK YOK SADCE UYUMUYOR ÇOCUK.O ARADA MÜEZZİN AMCA EZAN OKUMAYA BAŞLADI.NEHİR ÇOK KIZIYOR SABAH EZANINA, SABAHIN O SESSİZLİĞİNDE ANİDEN GELEN SESLE İRKİLİYOR.YİNE ÇIKARTTI EMZİĞİ AĞZINDAN İŞARET PARMAĞINI KIZGIN KIZGIN CAMA DOĞRU SALLAYARAK HER SABAHKİ RUTİN FIRÇASINI ATTI" BAAAARMA!!!BAAAARMA" 
  
AMA MÜEZZİN YİNE HER SABAH OLDUĞU GİBİ NEHİR'İ DUYMAKSIZIN GÖREVİNİ YERİNE GETİRDİ VE SONRA SUSTU. 
  
ANNEMİN OKUMASI BİTİNCE NEHİR İPLERİ BIRAKILMIŞ BİR KUKLA MİSALİ BAŞINI YASTIĞA DÜŞÜRDÜ ..UYUDU. 
BEN Mİ? 
BUGÜN MÖNÜDE TAVULU BAMYA VAR BEKLERİZ EFENDİM