Dün , nihayet bu sefer bir engel yok diyerek büyük bir neşe ile kızım ve eşimi de alarak evden Nautilus'a yürüdüm. Thor-Ragnarok ne zamandır aklımdaydı ve ben gidemeden vizyondan kalkacak diye sahiden ödüm patlıyordu.
Bir taraftan Ayla vardı gitsem mi diye düşündüğüm, Uzaydan gelen Fırtına'da aklım kalmıştı ve Thor baskın şekilde izlemek istediğimdi.
Nehir, babası ile Ayla'ya girdi. Böylece film hakkında izlenim edinebilecek olmama ve hepimizin birine uymak zorunda kalmadan istediği filme girebilmesine bayıldım tabii. Zaten gönül iyilik fısıldadı mı yolunuz hep açık oluyor. Kalbini bozmamalı insan.
Neyse, her zamanki gibi maximum kampanyasından faydalanmak için ilk seansa gittik ama ne göreyim. Hem Ayla hem Thor salonları neredeyse full. E bu da hoşuma gitti. İnsanların sanattan ayattan dünyadan kopmalarını istemiyorum, yaşadığım toplum için o salonların full olması güzel bir şey. Sevindim vallahi.
Geçtim koltuğuma oturdum.
Thor-Ragnarok asla Marvel hayranlarını ya da sıradan bir izleyiciyi hayal kırıklığına uğratacak bir film değil. O kadar eğlenceli zaman geçiriyorsunuz ki çıktığınızda birilerine anlatıp o kahkahaları paylaşmak yaşamsal ihtiyaç halinde oluyor.
Yeni kahramalar ve figürler yaratmak gerçekten onların işi. Thor ile fena dalga geçmişler ve bunu gerçekten sevimli bir şekilde yapmışlar.
Bir çok kahraman ve detay olmasına karşın Loki garip bir şekilde öne çıkıyor. Tom Hiddleston'ın kendine özgü bir ışığı var gerçekten. Ekranda o ve diğerleri olduğunda bariz bir şekilde Loki'ye odaklanıyorsunuz. Filmin akışında ise Loki hep beklenmedik olanı yaşatan kişi. En sevilesi kötü seçtim kendisini.
Valkyrie olan Tessa Thompson da hoş bir renk katmış . Valkyrie'lerin yok oluşunu anlatan sahne gerçekten etkileyiciydi. Bundan tek başına öykü çıkar.
Hulk'un banyodan çıplak çıktığı yerde salondaki herkes o kadar çok güldü ki , Selin'in "kapitalizm bu işte..Hulk'un koca yeşil poposunu görmek için dünyanın parasını verip sonra gülüyorsun" dediğini düşünmeden edemedim.
Hulk açık ara en sevdiğim kahramanlardan. Dönüştüğünde bir tek iç çamaşırı parçalanmıyor, adam ahlaklı yani.
Heimdall yani Idris Elba da farklı bir ışığa sahip . Heimdall akışı değiştiren kahramanlardandı yine. Sadakat, her durumda ödünsüz sadakat sonucu değiştiren bir etken. Bu hem filmde görülüyor hem bugün unutulmaması gereken şeylerden biri. Minnacık menfaatleri için koca değerleri satan insanları görünce düşünmeden edemedim.
Arkamda oturan izleyiciye de ayrı bir minnettarım. Film gerçekten bir çok yerinde sağlam komikti ama arkamda oturanın içten, şen kahkahaları olmasa ben de o kadar gülmezdim belki. Hakikatten pozitif düşündüğünüzde yolunuza çıkan şeyler pozitif oluyor.
Nehir ile Özer çıkışta "iyi ki sen gelmedin" dediler. Bu sıralar iyice ağlak oldum ki ban ayabancı bir duygu aslında, vatan-asker -çocuk varsa işin içinde duvarlarım alçak oluyor ki Ayla'da hepsi varmış. Sen çok ağlardın dediler, o filme gitmemeye karar verdim. Ama benim gibi arızası olmayan herkese tavsiye edeceğim ;hem gerçek bir öykü hem de muhteşemmiş diyorlar.
Son; çıkışta baktım sinema bilet kuyruğu salonun dışına taşmıştı. Bir kez daha mutlu oldum.