cinemaximum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
cinemaximum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

12 Kasım 2021 Cuma

Let There Be Carnage - Venom: Zehirli Öfke 2



7 Kasım Pazar çalışıyordum.


Pazar günleri işe gelmeyi ayrı severim ben. İş yerinde bulunmak huzur verir bana. Tedavisi var mı bilmiyorum ama böyleyim işte :-)


İçimde taaa lise yıllarında kaldığını sandığım bir "ilk buluşma" heyecanı. Kalbim hadsiz taşikardilerle debelenmekte. 


Çocuk tiyatronun biri bitti öteki başladı.

Randevuya az kaldı...zaman geçmiyor derken iş de bitti ve ben iş yerimden çıkıp Natilius'a doğru yürümeye koyuldum. Yüzümde engel olamadığım mutlu bir sırıtma. Tebessüm kesmiyor ...aylardır hasretim bu yoldaki o telaşlı adımların varacağı yere.

Klasiğimden mahrum kalmayayım dedim,  1 litrelik su ile çubuk krakerimi aldım.

Sonra Cinemaximum yazan kapıdan girdim.

Abartısız..gözlerim doldu.

Sinema; seni çok özlemişimmmm...kapılarına sarılıp öpeceğim..koltuklarına yüz süreceğim...o haldeyim.

Kapılar açılır açılmaz 5 no'lu salondan içeri attım kendimi. Özlemle ortamı inceleyip gelenlere bakmaya koyuldum.


Ölümcül virüs dahi aşka yenik ...en arka sıraya doğru ilerleyen çiftlerin "ne kadar yakınımızda birileri var" sorgusuyla bakan gözlerine sevecen bir aşinalıkla baktım.


Sonra sihir başladı...perde açıldı ve reklam reklam üstüne  izlemeye koyuldum. Ağlicam..onları da çok özlemişim yemin ediyorum 1 saat verseler seyrederim.


Reklamlar değişmiş..eskiden detarjan, kıyafet ya da seyahatler ile ilgil reklamlar varken şimdi coin reklamları yağmur gibi. Değişen dünya beni endişelendiriyor. Değişime karşı değilim ama değişimin yönü hoşuma gitmiyor. Duygu ve 5 duyuya yönelik her şey sakin sessiz ortadan kaldırılıyor gibi. İnsan ve insanlık "lüzumsuz" hale geliyor sanki. Hoşnutsuzum.

Reklamlar bitince sevgili saçma sapan Venöm ekranda belirdi.Bildiğim, hatırladığım, endişelendiğim, unutmamam gereken her şeyi ve çocuklarım haricinde herkesi zihnimden silip  tamamı ile perdeye bütünlendim.


Sinema başladı!

Venom: Let There Be Carnage - Venom: Zehirli Öfke 2

Oyuncular: Tom HardyWoody HarrelsonMichelle Williams

Venom'da özlediğim her şey vardı var olmasına ve izlerken beni sıkça güldürdü de..ama eksik bir şey vardı adını koyamadığım. Hani  "Bayan Kahkaha" adını koydukları bayanların  her şeye anormal kahkaha atmaları gibi. Onaylanmış güzel kahkaha e ama da başka bişi ya da doğru yerde mi acaba..diye sorgulatan. Venom ile simniyotik bağı olan gazeteci arasındaki ilişki "bayat ve sıkıcı" formatta ısrarla vurgulanmıştı. temponun yükselmesi gereken yerde  evde çekilen bir sitcom standartında sıkıcılık süregeldi..filan.


Woody Harrelson filme nefis bir renk katmış. Oyunculuğunu ve yamuk ağzı ile gülümsemesini sevdiğim için onu beyazperdede görünce aleni bi neşelendim. Filmi yükselttiği tartışılmaz.


Arada iter istemez attığım kahkahalar mevcut. Film eğlenceli bir film, bir öncekinin üstüne çok bir şey koymamış ama aşağı düşürdüğü de söylenemez. Yeni karakterler, kostümler,yeni savaş : iyi ve kötü arasında ve iyinin ilk kez korkup tereddüt ettiği ama kararlılık ve sevgiyle(eh biraz da şans ile) üstesinden gelip size zaferin  neşesini tattırdığı..

Afganlı kadınlar spagetti yerken çok üzülür ama bir de gülerdim. Peçenin altına çatal sokup spagetti mi yenir diye. Yahu insan hakikatten ayıpladığını yapmadan ölmüyor. Maskenin altından çubuk kraker yedim  kendime güle güle  ..resmen.

Filmlerin geleceği planladığını , toplumu hazırladığını ve aslında  geniş önemli mesaj içerdiğini söylemiştim. Paralel evren vurgusu yine ve kuvvetle vardı. Bu beni  düşündürüyor. Çok kapalı  kalıplar içinde kaldık. Beynim-düşüncelerim kanat açsın istiyorum..çok uzun süredir..yaklaşık 20 yıldır yağmurda ıslanan güvercin gibi kanatlarıiçe çekik savunmada kaldılar yazık.




şimdi kanat açma ve özgürce ışığa uçma zamanı...


ay neşelendim bak yine yazarken ehi :-)

Film bittiğinde salonun yarısı çıktı jenerik başladığı için.
Her zaman iyi bir Marvel izleyicisi olmak hoşuma gidiyor.
Kalan yarının içinde olmak
Filmin asıl mesajının ve keyifli kısmının jenerik sonrası geleceğini bilen azınlıkta olmak.

Onu da izledik.

Sonra  "yeniden gelicemmmmmmmmmm" diye içim çığlık feveran "gelecek program " afişlerine baktım.

Yine yazacammmmmmmmm :-)))))))



28 Ocak 2017 Cumartesi

Çalgı Çengi İkimiz (Çalgı Çengi 2)



 Yine bir cinemaximum'da maximum kartla ilk seans 7 TL  teşviki ile yollara düştüm.

Bu kez yanımda Selin de vardı.

Nehir'i sömestrde kutsal topraklarıma yani Trabzon'a yolladığım için Selin ile başbaşa  geçiriyoruz bugünleri. 


Lakin iş beni benden alıp bir ben var bende benden içeri denen beni bile çalıştırdığı için kızımla zaman geçiremedim ne yazık ki.

Onu telafi etmek için sabah kalktık erkenden sinemaya gittik.

6 Ocak 2017
2017 - Türkiye
Komedi ,  Macera

Vizyondaki filmler arasında ikimizin de gönül birliği ile hadi gidelim dediği film Çalgı Çengi 2 oldu.

                                    
Sanırsam Ahmet Kural'ın bunda ciddi payı var :-p

                            

Eyvah Eyvah'ta da yakaladığım bir şey var : küfrün veya adi ciselliğin  dibine vurmadan da mizah yapılabiliyor, eğlenceli saatler geçirilebiliyor. 

                         
Ahmet Kural ve bu  ekip  bunu yakaladı bence. İzlerken keyif alıyorum. Bu filmde de eğlendik bir hayli netekim.
                           

Ekip  artık kemikleşmiş kadrodan oluşuyor. Bu hoşuma gidiyor.

                         


 Tipler ve kimliklerde değişiklik de yapılsa benimsiyorsunuz çünkü seçilen tiplemeler ve ağızlar fena halde bizden:halk tipinin hafif karikatürize edilmiş hali.
                      

Zaman zaman konuyu ve esprileri çok iyi yakalasalar da zaman zaman elden kaçırdıklarını düşündüm. Filmin sonunu da eksik bırakmışlar hissi oluştu bende. 

Hani, o kadar iyi tempo-örüntü sonunda hafif bir hüzün, vurgusu düşük bir son.

                              

Kötü mü?

Aslaaaa :-)
Ama genel kanı ilki kadar iyi olmadığı yönünde.

İyi seyirler ve sevgiler


18 Aralık 2016 Pazar

Star Wars - Rogue One

 
Her gün kendimle ilgili yeni bir şey keşfediyor gibiyim
Zira 40 yaş sonrası "fevkalade" değişiyor insan.
Yağmurdan sonra netleşen görüntü gibi
Toz zerrecikleri yer yüzüne iniyor ve tüm görüntüler daha parlak , daha net.
 
Cumartesi filme gitmeye zaten niyetliydim ama Cuma akşamı balık ekmek sebebi ile gayet güzel zehirlendiğim için sabaha kadar öğğ ve saymak istemediğim pek çok beter vaziyet sonrası Cumartesi tek istediğim şey yer çekimine boyun eğip çakılı kalmaktı. Lakin o gün Ayşegül, yani tüm masallarda adı geçen iyilik ve temizlik meleği geleceğinden sabah erkenden evi boşaltmak zorundaydık. O iş yapıp koştururken bir kenarda oturmak ayıp geliyor bana. Bu nedenle "hastayım" bile diyemeden Nehir'i kursa bıraktım ve ağrıdan körelmiş gözlerim,  çatlayan başım, boşalmış mafsallarım,lime lime olmuş etlerim diye söylenerek Natilus'a  gittim.
 
Kendimle ilgili keşfettiğim şey ise ölmek üzere bile olsam ayrıntıların önemini yitirmediği ve beni mutlu ettiği oldu. Gittim, Star Wars'a bilet aldım ve gerçekten ama gerçekten sürünerek Carreforu'a inip çubuk kraker ile su aldım.
 
Her zamanki gibi D-12'yi aldım. Maximum karta ilk seans 7 TL uygulamasına minnettarım. Lakin gittiğimde seyretmek yerine öpüşmek taraflısı olduğu  pek belli bir çiftin koltuğumda oturduğunu fark ettim ve konuşmak zorunda kaldığım için durumdan nefret ede ede biletimi gösterip onları kaldırdım. Koca D sırası boştu, "insanlık ölmüş" diyerek beni protesto ettikten sonra yerimden kalktılar. Tam oturup zonklayan başıma " artık yapma" diyeceğim esnada gözlüğümü bulamadım. Oysa şimdi açıp yanıma koymuştum diyerek bakındım ama çaresiz gidip bir tane daha aldım.
 
Ve sonra her şeyi unutup uzayın derinliklerinde geçen o muhteşem yaratıcılık deryasına kendimi teslim ettim.

Film ile ilgili ilk izlenim için tık
 
YönetmenGareth Edwards
Yapımcı
SenaristChris Weitz
Hikâye
UyarlamaGeorge Lucas tarafından üretilenKarakterler adlı eser
Oyuncular
Görüntü yönetmeniGreig Fraser
KurguJabez Olssen
StüdyoLucasfilm Ltd.
DağıtıcıWalt Disney Studios
Motion Pictures
Çıkış tarih(ler)i16 Aralık 2016
ÜlkeABD
Dilİngilizce
 
Sıkı bir Star Wars izleyicisi değilim ama an itibarı ile pişmanım. Önceki tüm bölümleri tek tek tek tek izleyeceğim, kesin kararlıyım.
 
Film, evvelini bilenlere daha çok haz verse de ilk kez izleyenleri de alıp götürecek bir kurguyla sunulmuş. Ben arada yer alanlardan olduğum için büyük bir keyifle izlediğimi söyleyebilirim.
 
Bir kült haline gelmiş Star Wars hakkında entelektüel ay da akademik yazı yazmak değil benim işim. Kendi gözlemlerim, izlenimlerin ve yaşadığımı  aktarabilirim sizlere sadece.


 
Öncelikle bir var oluş mücadelesinde ön planda bir kadının olması  dikkatimi çekti. Bu, hep erkek kahramanlarla dolu dünyamızda özellikle sevdiğim bir şey. Filmde iki kez tekrarlaran "isyan umutla başlar" cümlesi ise gözyaşı kanallarımı  doldurdu ve umut, özlemle bir kez daha içime doldu.
 
 
Karakterler elbette özgün, kostüm ve yaratıcılığa ise edecek tek söz bulamadım. Kurgu dünyasında alıntılar olduğu ise gözden kaçmıyor tabii. Yüzüklerin Efendisi'deki Fül'leri burada mekanik olarak görmek ya da Açlık Oyunları'daki sistemin askerlerinin kostümlerinin de Star Wars'tan alıntılandığını  görmek gibi. Beyaz (ak)  pompalananın aksine iyiliği temsil etmiyor bu filmlerde . Sistemi ve kötülüğü temsil ediyor.E ne diyeyim, kör göze parmak girsin.
  
 

Türlerin bir arada oluşu mümkün ama  kurallar, bütünlük,"ben" değil "biz" oluş. İnanmak her şeyin ötesinde bir güç ve var oluş  sağlar mesajı da kuvvetle verilen mesajlardan . Filmde sürekli yinelenen 
 
 
 

Gözleri görmeyen ama kör olmaktan çok uzak bir savaşçıyı canlandıran chirrut imwe'in (Donnie Yen)  sürekli dile getirdiği  "güç benimle, güce inanıyorum" yinelemesi, inanmanın verdiği güce vurguydu benim için. Filmde en çok onu sevdim diyebilirim(gerçek hayatta profesyonel piyanist olması da etken mi acaba ). Savaş alanına giderken "yalnız başına orada hiç bir şey yapamazsın" diyen arkadaşına sonsuz bir güvenle gülümseyip " yalnız değilim ki sen varsın" deyişi uzun bir tartışmanın sonunu getirdiği gibi sonu belirleyen akışta da pek çok  şeyi belirledi.


 
Bilim Adamı ve kızını deli gibi seven, son ana kadar  vatanseverlik diyebileceğimiz duygudan vazgeçmeyen: duyguyu akıl ile yücelten Galen  Erso ( Mads Mikkelsen) ise her izlediğim rolde bir kez daha önünde şapka çıkardıklarımdan. Onu tanıyor olmayı dilerdim gerçekten.



Komutan Krennic tüm zamanlara hitap eden bir karakter. Kötülük  ve hırsla beslenen her şey,sahibini yakar ve yok eder. Bugünlerde  herkesin gözlerini aça aça izlemesi gereken bir karakter.

 
Pilot'a hiç kıyamam ben yaa..tüm film boyunca o pilot gözlüğü tepesinde. İnanarak ve iyi niyetle yol a çıksa da çetin bir imtihan verdiği muhakkak olan karakter filmin adını  bana filmin ortasında o baş ağrısına rağmen kahkaha attıran bir şekilde belirliyor. Bu ayrıntıyı kesinlikle kaçırmayacağınızdan eminim.




E K2SO 'dan bahsetmeden olur mu? Bizim oralı kimi teyzeleri anımsatan K2SO, yüzbaşının deyimiyle "devrelerinden geçen her şeyi  söylemek eğiliminde". Ama onu sevmemek de mümkün değil doğrusu.



Yüzbaşı'dan çok bahsetmedim. Hem bu kadar baş rolde hem bu kadar kenarda olan başka tipleme gördüğümü hatırlamıyorum.


Ve tüm her şeye sahip olan Dark Lord...evrene sahip olursun ama bir kapı aralığından dışarı sızar da umut tüm dünyanı yıkar geçer,kazanan vazgeçmeyiş oluru simgelemiş.

Tüm isyanlar umut üzerinedir. Filmde iki kere yinelenmiş ben de iki kere yineleyeyim.

Bu aralar Star Wars, Açlık Oyunları vs tüm filmlerde verilen mesaj aynı mı ben mi dellendim bilemiyorum.



Kesinlikle izlenesi film , iyi ki gitmişim dedim. Artık beni kör etme noktasına gelen baş ağrımı da , majeziki evde unutan yarım aklımı da çantama koyup ertesi sabaha kadar uyanmamak üzere evime geldim.
 
 

20 Ekim 2016 Perşembe

Cehennem'e Bir Bilet Lütfen


Daha evvel bahsetmişimdir belki. Maximum Kredi Kartı olana cinemaximum sinemalarda ilk seans 7 lira ve bu İstanbul için uğruna halay çekilebilecek güzel bir haber.

Gelenekselleştirme niyetinde olduğum üzre Nehir'i haftasonu kursuna bıraktıktan sonra dooğru Natilus'a girdim ve gişeye giderek keyifle mırıldandım : "Cehenneme bir bilet lütfen". Gişe görevlisi başını kaldırıp bana içtenlikle sırıttı ve "tercih ettiğiniz bir yer var mı" dedi. Tercih ettiğim yeri gösterdikten sonra carrefour'a gidip çubuk krakerimi ve suyumu aldım,fazla beklemeden filme girdim. 



İlk seans olmasına karşın hayli doluydu salon. Yanımda hasşır huşur seslerle birşeyler yiyen bir adam vardı ben ağzımı bile açmadım. Az sonra film başlayacaktı ve iyi bir filmse sesleri zaten duymazdım, canımı sıktığıma ve kalbini kırdığıma değmezdi kanımca.


Film kitap kadar şahane değildiyse de kesinlikle büyük bir keyifle izledim. Üstelik kitabı okuyalı çok zaman olduğu için unuttuğum şeylerin olması filmi benim açımdan daha keyifli kıldı. Başroldeki kadının gözlerinin ne kadar güzel olduğunu, Tom Hanks'in oyunculuğunun her "sonraki" filmde daha da pekiştiğini düşündüm. Temposu bir an yavaşlamayan,  konu ve olay geçişleri için yumuşak eslere zaman ayırmayan filmi İstanbul'a geldikleri yere kadar keyifle seyrettim. Sonra İstanbul'a gelindi. 



İstanbul Üniversitesi'nin her Küçük Emrah filminde içindeki ezikliği örtmek istercesine T cetveli ile girdiği o meşhuuuur kapısından girildi ve ben delirdim.



Öğretmen çember sakallının tekiydi. Sınıftan çıkışını seçebildiğim tek öğrenci türbanlıydı.  Yerebatan Sarayı'nın müdürünün adı  Tarkan-Orkun-Kemal filan değil şimdi hatırlayamadığım bir arap ismi idi.



Sinirden deli oldum. Perdeyi flu gördüm o kadar kızdım. 

Dolayısı ile film için iyi hiç bir şey demeyeceğim :-(((((((((

Tom Hanks'in filmin akışında eşikler ve gerekler ile ilgili söylediği şeyler bugün yaşadıklarımızı düşündürdü bana. Ve sinema filmlerinin insanları kitlesel olarak bir şeylere hazırladığına inancım iyice pekişti.

Cehennem filminde de düğüm İstanbul'da çözülüyor Yüzüklerin Efendisi'nde de.

Düşünmek lazım.

"Cehenneme bir bilet"  bizler için çoktan alınmış olabilir...