Bir güldüm bir ağladım
Ama toprağın üzerinde olmak var ya........
Her günü severek yaşadım
22 Ocak 2014 Çarşamba
21 Ocak 2014 Salı
Gitmek Lazım
Her 3 yılda bir geriye dönüp yaşadıklarıma ve hayatımdan gelip geçenlere, sebeplere ve sonuçlara bakmayı adet edindim. Ama öylesine bir göz gezdirmek değil; unutmadaki sınırsız yeteneğimizi utanarak seyri kabil kılacak cinsten bir bakınış benimkisi. Her geriye baktığımda kurum kurum kurumlandığım, doğrudan emin olup naralar attığım anların cahiliyetini utanarak izlerim. Dünya boş, zaman aldatıcıymış der, bunu görüp kendime bilenirim.
Öfkem, onca karar ve yeminime rağmen kırdığım insanlar için hep. Hiç bir şey değmiyor insanı kırmaya. Lakin şunu da öğrendim ki en derininden : insan da değmiyor uğruna can sıkmaya. Özlemlerime baktığımda hep maviye gidiyor anılarım. Bir deniz kenarında bahar güneşinin ılığında sıcaklıkmış aradığım. Bir dağın zirvesinden denizin mavisine saklanmışlığım. Anlattığım değil dinlediğim, dinlerken gönlümü verdiğim sohbetlerin tebessümünde kalmış hevesim.Geriye dönmek mümkün değil ama umudum o anları tekrar bulmak ise... ilerleyeceğim.
Şimdi bir fasıl daha geçti ömrümün bu diliminden. İnandığım kadınlar, içinde dostluk bulmaya çalıştığım yalanlar..üzerine masum mintanlar geçirilmiş çiğ hırslar,yaparım diye korktuğum için ayıplamaktan kaçındığım sapkınlıklar.Rüzgar şiddetini artırmakta iken anladım ki bir daha dönüp bakmam lazımmış geriye, oysa canımı çok yakıyor bu sefer geride bıraktıklarım, "O" ve "onlar"a karşı içimde yaşatıp asla anlatamadıklarım. O kadar doğruydu ki yaptığım her şey, o kadar gönülden inanıp verdim ki sözcüklerimi ve sözcüklerimin taşıdığı anlam derinliklerini bu kez değirmenin taşı ezmez sandım tanelerimi. Oysa ufalamak az geldi bir de ateşe attı beni.Dallarının tomurcuğunu, sararan yapraklarının dökülüşünü izlediğim bir ormandan daha gider gibiyim.
Yeni başlangıçların arsız neşesini taşıyan türkü çoktan dillendi yüreğimde. Yitirdiklerim, yitirdiklerini de yitirildiklerini de henüz fark etmedi bile.Gerçekten, yükte hafif pahada ağır bir kaç güzel insanı sığdırıp çıkınıma demir asa demir çarık deme zamanı geldi işte.
Lakin dağ adamı değilim ki ben dağları aşayım yola düzülmek için, patikaları var benim denizlerimin.....
16 Ocak 2014 Perşembe
Arı
Bir mucize bekliyorum apaçık...Gönül oduyla semaver ısıtanlardan olamayacak kadar aciz ve kirli yüreğimin şifası kimden gelir bilmiyorum ki.
Kapattım pencerelerimi, diz çöktüm karanlığa.
Tüm hayatıma girenleri sıraladım aklımda,
En kızdığımdan başladım kendimi sorgulamaya...
Kapattım pencerelerimi, diz çöktüm karanlığa.
Tüm hayatıma girenleri sıraladım aklımda,
En kızdığımdan başladım kendimi sorgulamaya...
14 Ocak 2014 Salı
Gonca'nın Renkleri: Ahmet Ümit imza günü ve Kitap Ağacı Ailesi
Gonca'nın Renkleri: Ahmet Ümit imza günü ve Kitap Ağacı Ailesi: Yılın son günleriydi, Ahmet Ümit imza günü etkinliklerini takip ediyordum.Yakın Kitabevi, Alsancak'ta bildiğim,s...
11 Ocak 2014 Cumartesi
Ayrılan Bir Çifte Dair
Saçma sapan bir şey biliyordum ama yine de kendimi mesul hissediyordum.
"Boşanmak" kavramının beni bu kadar sarsacağı ikinci bir isim -evlilik gelmiyor aklıma.
Pik yaptın eyyy hayat: ne yapacağımı bilemedim kalakaldım, sabahından ürktüğüm gecelere yattım .
Saçmalık!
Birbirini aldatan eşler bilirdim. Tereddüt etmedim hiç , gittim söyledim. Bozulacaksa o evlilik bozulsundu, herkes hak ettiğini yaşasındı . 20'li yaşlar ve 30'lu yaşlar insanın hayata daha dürüst baktığı yaşlar sanırım. 40 ve 50'de "duvarın arkasındakiler deli" moduna giriyor insan..gerçek deli kim bilemiyorsun.Dürüstlük gibi diğer bir çok kavram, anlamını sorgulamaya itiyor seni.
Biri var, saçının her teline -gülüşünün inceliğine can verecek kadar seviyorsunuz. Biri var, sevdiğinizin sevdiği olduğu için seviyor-kusurlarını görmüyorsunuz.Sonra yuva kuruyorlar. Sevinçlerine seviniyor, üzüntüleri ile hemdert oluyorsunuz. Seneler seneleri izliyor, hayatın akışında onlar odaktaki yerini hep koruyor. Çocuklar oluyor, büyüyor, göbekler çıkıyor, göbekler gidiyor, saçlara aklar düşüyor, aynı sofralara oturuluyor, sırlar paylaşılıyor, yeni yatak örtüleri - evin yeni boyasının rengi, doğumgünü kutlamaları...yaşam aynı kesirde bütünleşilerek paylaşılmaya ,yaşanmaya ve bütünleşmeye devam ettiriyor. Yokuş çıkıyo yokuş iniyorsunuz birlikte.Hastalıklarda "nasılsın" telefonları ediyorsunuz içtenlikle.
El'e bel bağlayıp kendinizden biliyor, eksik gördüğünüzü gönülden veriyorsunuz.
Sonra hiç ummadığınız anda bir sır ile çalınıyor kapınız gece yarısı.Temizlik kokusunun baskın hakimiyetindeki evde , size o satırları yazanı düşünüyorsunuz yürek yangısı içinde. Boşanmak, hiç beklemediğiniz anda gündeme düşen bir felaket..ilacı olmayan bir ağrı. Ne evet demek mümkün, ne de doğru buluyor insan "hayır"ı.Evet...birinin hayatını sona erdirecek, hayır diğerinin.Susmak senin kaderin.
Düğünü hatırladım o paylaşım bittiğinde, arkama yaslandığım an metanetim gittiğinde. Gelinin neşesini,damadın gizli kederini, sırra vakıfların merak ettiği bu yuvanın kaderini. Bir sevdiğimin ölümünde ağlamıştım o kadar çok bir de o düğünde.O zaman da "evet" birini "hayır" birini yok edecekti, suskunluk mecburen seçilecekti. Dile pelesenk olan o şarkı geçmişin sisinden sıyrılıp doluyor kulaklarıma belli belirsiz
"Ne sen gördün
Ne ben gördüm
Gönlümüze girivermiş"...yeniden yaşlar doluyor gözlerime
Damadın şaşkın hüznü,tebessümünde saklı çırpınış...bize kalan bitmeyecek bir ağlayış
Ne suskun dramlar saklıydı yıllarımızda, zaman zaman ayrılsa da hep birleşen yollarımızda
"Korkuyorum seni kaybetmekten en büyük günahı işlemektenSende benim gibi hissediyor musunKolay değil çok zor karar vermekBıkmadın mı acı çekmekten"
Bir daha kimse dinleyemedi o iki şarkıyı zaten.
Gece sabaha ilerlemekte adım adım. Hazır değilim henüz ışığa,aydınlığa;bana karanlık lazım.
Nasıl kıyarım ya birine ya ötekine...çocukları dile getirmiyorum bile.
Etiketler:
20'li yaşlar
,
30'lu yaşlar
,
40'lı yaşlar
,
50'li yaşlar
,
aldatmak
,
ayrılık
,
Boşanmak
,
çocuklar
,
damat
,
dürüstlük
,
gece
,
gelin
,
hayat
,
kadere bak
,
kavram
,
sabah
,
seneler
,
sevgi
,
Yaşam
10 Ocak 2014 Cuma
Gonca'nın Renkleri: bugün..
Gonca'nın Renkleri: bugün..: hayat kısa kuşlar uçuyor ... Cemal Süreya (not : görsel eşimin objektifinden)
9 Ocak 2014 Perşembe
"Siz" O Masayı Aslında Hiç Görmediniz
Gittim oturdum son sözünü söylemek için bekleyenlerin arasında,
Beklemek ki en ağır ceza Ben'i aceleden yaratılana...
Keşke'lerin hepsinin zincirini çözdüm yüreğimden,
Bir rüzgar esti soğuk, hazin, derinden,
"Biz" diyenlerin dışlamasını sızım sızım hissettiren.
Bir süre bakındım sağıma soluma,
Baharda çiçek açışını, hazanda yaprak döküşünü seyrettiğim ağaçlara.
Çocuklar geçti gülen ağlayan
Dinledi benimle birlikte oradakilerin hepsi teselli için yerinden kalkamadan
Kadınlar geçti ellerinde dünyalıkları akıllarında yapacakları
Yanlarından geçtikleri" bir zamanlar kadındılar"a bakmadan aldırmadan
Adamlar geçti hızlı hızlı bir Fatiha'ya yok zaman
Adamlar geçti zamanın kalıcısın deyişine aldanan..
Düşündüm o yol gibi hayatımdan gelip geçenleri,
"Asla bırakmam seni" deyip geri dönmeyenleri.
Özledim kimilerinin seslerini , sözlerini, nefeslerini,
Keyifle andım kimilerinin hayatımdan çekip gidişlerini.
Gökyüzüne diktim gözümü, gönlümü nefesim dar,
Baktım sonsuzluğa, fısıldadım "beni seven Allah var"!
Bir tebessüm geldi kondu dudağımın ucuna,
Gözlerimi çevirdim artık umudu kalmayanlara.
Sonra yola koydum kendimi adım atabilmekten mutlu,
Yeniden denemekten ve vazgeçmemekten umutlu.
Kızgın değildim artık ne kendime ne de herhangi birine,
Dünya üç günlük dünya : zahir olandan bana ne!
7 Ocak 2014 Salı
Dosta
Sustuğu zaman da sessizliği duyulsun istiyor insan,
Ama sözcüklere sağır olan kalplerin sessizliği duyması mümkün olmuyor her zaman!
Ama sözcüklere sağır olan kalplerin sessizliği duyması mümkün olmuyor her zaman!
1 Ocak 2014 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)