işsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
işsizlik etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

2 Kasım 2021 Salı

Mai'ye Özlem

 



Ben geri zekalıyım.


Geçmiş yazılarıma bakıp  ağlayan bi ben :-)


İşsiz kaldığım zamanki yazılarıma bakıyorum..o günlerde nasıl zormuş hayat benim için ama ben yine de nasıl dört elle sarılmışım yaşamaya.


Blog yazmanın ve buradaki dost insanların  satırlarının ne kadar destek olduğunu, nasıl da kocaman kuleler inşaa edip  beni koruduğunu şimdi çok daha net görebiliyorum.


Sevgili Blog Dünyasının artık burada olmayan- hala burada olan tüm insanları : benim beni kaybetmememe yardımcı olduğunuz için hepinize müteşekkirim.


Kaç günlerdir iki satır yazıp  dönüş yapmaya çalışıyorum ama ülke gündeminin yansımaları hayatı alt üst ettiği için normalde bir kere ve beş dakikada yapacağınız işi 10 kere ve 5 'er saatte yapıyorsunuz.


Olsun..şikayet mi ettim sanki? Daha çok şey yapmak isterdim ama zaman  ve koşullar bu kadarına müsaade ediyor ne yapalım.

Nehir üniversite sınavı senesinde ve hala odak yok.


Selin Erasmus ile İspanya'ya gitti  ve çok mutlu.

Özer anneciğii uzun zamandır hasta olduğu için endişe ile Eskişehir'e gitti ve üzgün.

Ben hala bulutları  seyredip  her sabah gördüğü ağaçları  her sabah eksilmeyen bir özlemle selamlayan , gerçek dünyanın kirinden bıkmış gizemlerine ve sürprizlerine doymamış bir şaşkın. Şıkır şıkır giyinip  az daha yürüsem şu  gökyüzünün altında diye kulaklarında klasik müzik deryası yürüyüp duran bi tip...

amaaan ne bileyim..bi sürü şey oldu anlatsam  sabaha kadar yazmam lazım.


Dur bakalım döndüm inşallah diyeyim de bir...

26 Mart 2018 Pazartesi

Kocaman Yalan - Taşeron Kanunu

Sertaç'ım vesilesi ile açılan Mübadele sergisinin açılışından
Bir müjde bir müjde ile taşeronları  kadroya alacağız dediler.

Ayrım yok efendim herkesleri alacağız dediler.
Bir başka sergi açılışında çalışma arkadaşım ile

Müjdeler bizden  olsun, güvencedesiniz dediler.

Sonra KHK  'ya eklediler de eklediler...dünya kadar insan dışarıda kaldı.

Toplum ise klasik olarak ilk ve yüksek sesle söylenen cümleyi hafızasına aldı : herkesleri taşeron kadrosuna alacağız,kimse dışarıda kalmayacak.

Çağrı merkezleri , şu kurum bu kurum çalışanları ..bi sürü insan dışarıda kaldı oysa.

İşin beni  ilgilendiren yanı şu :

b) Herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik, yaşlılık veya malullük aylığı almaya hak kazanmamış olmak,

Kurtuluş Savaşını anlatan sergide lise öğrencilerine rehberlik
Yani emekli olmaya hak kazandı iseniz, buna başvurmuş olun ya da olmayın laaank diye işten çıkartılıyorsunuz. Çalışmak anayasal hakkınız, sözleşmenizde böyle bir madde yok hani emekliliğe hak kazanırsan çıkacaksın denmemiş ama KHK çıkartıldı ve binlerce emekli olup çalışan ya da hak kazanmış ama başvurmamış olan kişi işten çıkartılıyor.

Bu hafta iş yerimde son haftam. Paldır küldür veda yemekleri tertip ettik arkadaşlarımla, yetki ve görev devirleri oldu. Bütçesel meselelerin bu ani gelişme ile yaşadıkları nahoşluğa değinmiyorum bile.

En sevdiklerim

Basında bu kısmı pek pek az yer aldı. Neden? Tuvaletten kaç sıfır atıldığı gibi  gündem şaşırtan başlıklara  balıklama atlandığından.

Milyonlarca kişi haksız yere işten çıkartılıyor...bi bakar mısınız diyecem..kime diyecem?

Üzgünüm.

6 Şubat 2016 Cumartesi

Sabır


Şu bulutları sayarak geçirdiğim iki sene düşündüm durdum.Bana yapılan kötülükler ve yapanlar belliydi,hay Allah hepsini kahretsindi ama mutlaka  benim de kusurum olmalıydı. Kendimi eleştirmek ve objektif bir inceleme yapmak için uzun,çok uzun günlere ve gecelere sahiptim. İşsizlik prangalı özgürlük.Aldığınız her nefes sonrakinin endişesini taşıyor ve zaman hiç olmadığı kadar uzun yani.

Hoşgörü ve sabrımın az olduğunu fark ettim.
İnsanlar ve hatalar konusunda suskun olduğum zamanlar çok olsa da bu suskunluk hoşgörüden çok iş hayatının getirdiği profesyonel yaklaşımdan kaynaklanıyordu.

Bir hata gördüğümde ,tamamen "doğru olanı yapmak ve adaletli olmak" odaklı olsa da mutlaka müdahale ediyordum.

Oysa adaletin olmadığı yerde adaletli olmak zayıfı ezmekten başka bir şey değil.


Bunu sonra öğrendim.
Pişmanım...

Yeni bir işe ve yeni bir hayata başladığım o günden beri , kendime verdiğim sözü tutuyorum ve başımı eğip susmayı,müdahil olmadan kabullenmeyi deniyorum.

Sabır..hoş geldin hayatıma

Lakin zorrr.

.
****


Dolmuş beklerken beni görmezden gelip önüme geçenin koluna yapışacaktım..tuttum kendimi.
Son bir kişilik yer vardı, bindi gitti
Çok takdir ettim kendimi çok.
Sabırlı olmak konusunda kocaman bir adım atmıştım
Hoşgörü henüz ziyaretime gelmiş sayılmazdı
Adama değil ama kendime geri zekalı dedim durdum akşam boyunca.


Dün akşam tiyatroda yanımdaki adam ancak bir su aygırının çıkartabileceği şapırtı ile sakız çiğnedi durdu.
Sesimi çıkartmadım."P" sırasında idim zaten,bazen sahneyi bile duymadım.


Mağazada soru sorduğum görevli beni öyle bir  tersledi ki gel ebenin fotoğrafını gösterecem diye nara atmak üzereyken zor tuttum kendimi.
Ona baktım ve arkamı dönüp gittim.


Metrodaki adam sünnet çocuğu gibi bacağını açıp oturduğunda damarlarımda kan yerine petrol taşıyormuşum ve biri  kibriti çakmış gibi bir öfke sardı benliğimi.500 kilo olmasam bacak bacak üstüne atıp durumu kurtarmayı denerdim ama fizik kanunlarına göre bu mümkün değil.Adamı aleme ibret olsun diye orta yerde yolmaktan son anda vazgeçtim.Valiz misali koca çantamı ikimizin kalçalarının ortasına koyup ineceğim durağa kadar söylenmesini "zevk almamaya çalışarak" dinledim.Nefsimi terbiye ediyorum tamam da ermiş kıvamında değil yani.


İş yerimde olagelen hatalara da  kızmıyorum o kadar artık . İnsan olmalarının sıcak tutuşunu seviyorum. Bu, geri kalan her şeyden baskın benim için.Hata dediğim daha dağ deviren göl kurutan olmadı.O kadarından da Allah sakınsın hepimizi.



Denemelerim sonucu anladım ki ben bir katır,yok içimde sabır mabır.


Yine de deniyorum...daha iyi 
bir insan olmak için yol uzun,şimdilik insan olmayı becersem o yetecek bana.




5 Mart 2015 Perşembe

Af

Zorlanıyor yüreğim, bazen çok zorlanıyor.

Eşim ve  ben :)
Biri vardı,severdim.Okuldaki en yakın kankilerimden biriydi ;hani öyle böyle değil, ciğerini bilirdik birbirimizin, kuru ekmeği böler paylaşır - birimiz üzgünken ötekimiz gülmezdi. Aşklarımız ortak can yangılarına dönerdi. Ben ,şimdi eşim olan zat-ı muhteremle evlenme yoluna girmişken arkadaşımın (hadi adı Esra olsun) yani Esra'nın annesi, Esra ben aynı odadayken eşime  Esra'nın ona daha uygun olduğunu, eşimin annesiyle tanışmak istediğini söyledi. Ben Esra'ya "annen kafayı yedi galiba" gülüşü attığımda onun gülmediğini ve bana bakmadığını gördüm. O an anladım ki kafayı yiyen annesi değildi...Kankim, sözlüme aşık olmuştu ve benim yanımda aileler arası bağ kurulması teklifi yapılıyordu.

Silip attım mı onu?
Hayır
Aşk kural tanımaz dedim, gençlik cehalettir dedim.
Bütün bunları göze alacak kadar aşık olmasına üzüldüm..
Affettim.

Okuldan çıktık çıkacağız senelerinde iş arıyoruz. Birimiz torpil bulunca , eğer ortam uygun bağ kuvvetli ise ötekilerin de adını söylesin diye anlaştık kendi aramızda. Epitopu 3 kişiydik zaten. Onca sene, onca paylaşılan,onca dostluk , onca kader birliği vardı aramızda. Yine bu arkadaşım bir görüşmeye gittiğinde (yaz aylarında idik) ben de keyifle ve ardından ettiğim dualarla onu bekliyordum. Geri geldiğinde, ona eşlik eden kuzeni terden sırılsıklam olduğu için üzerini değişmeye gitti. O arada  Esra da görüşmeyi anlattı üstünkörü. "Benden bahsedebildin mi" diye sordum , "adam çok suratsızdı, valla apartopar çıktık dışarı" dedi. Gülümsedim . Bu , alışkın olduğumuz bir karşılama idi. O sırada kuzeni içeri geldi ve "ay Esraaa, adam boş kontenjan var başka isim var mı vereceğin dediğinde keşke Kadriye'yi de verseydin" dedi.O,işe girdi ..ben sokakta kitap sattım.

Yüreğinin çoraklığına, hırstan kavrulmuşluğuna acıyordum.
Hayırrr..ermiş değilim, öyle ulvi bir kişiliğim de yok benim.
Sadece kişiliksizlik derecesinde merhametliyim..başka da tutar yanım yok zaten
Onu affettim.



Zor durumdayım dedi birisi
Nem varsa borç vereyim,oldukça öde dedim
Ödünç almak zor gelmiş olmalı
Şu , yatalak dönemimde "geçmiş olsun"a gelip hepsini çaldı.



Nasıl bir şaşkınlıktır,aymazlıktır bu nasıl bir çaresizliktir ki ona bunu yaptırdı dedim.
Affettim.

Örnekleri kolaylıkla, daha büyük ölçekli çoğaltabilirim.

Ben hep affettim.
Yapılanı aklımda tuttum, yüreğimde yer vermedim.
      
                      *           *       *       *

Şimdi zor günler benim için.
İşsizlik yoruyor, tüketiyor gönlümü.

Etrafımdaki aldırmazlar, anlamazlar, yardımcı olabilecekken "aman neyse"ciler  var ya ;


Onları affetmek zor geliyor...








25 Şubat 2015 Çarşamba

Kırılma

İşsizlik ağır geliyor bana ..

Çok uzun sürdü kış,
Çok yağdı yağmur.
Güneş, burnunun ucunu göster yeter; binlerce gökkuşağı var çıkmayı bekleyen maviye...

28 Mart 2014 Cuma

Bahar..ama çok

Bahar çaldı camımı iki tık'la. 

Canı sıkılıyormuş."İstanbul'a gelesim yok vallahi" dedi az sıkkın "herkes bir koşturmaca, herkes yere bakıyor..göğü bezedim başını kaldırıp gören yok." Ayakkabılarımı giyip fırladım evden.Benim de canım sıkkın, yarenlik ederiz birbirimize dedim gönül diliyle. Haytalığı üzerindeydi, 3-5 damla yağmur serpiştirdi üzerime, kaçışan ya da hemen şemsiyesine sarılanları izledik  gittikçe genişleyen bir tebessümle.

Seçim zamanı, o almış bu vermiş o gitmiş bu gelmiş..işsizlik can sıkıcı zaman diliminde;fazla uzamış. Boşverdik azcık. 

-Nen var..dedi

Güldüm yürürken , hiç büyümeyecek bu bahar, hep böyle akıllı ama çocuk mizaçlı bişi kalacak.

-Boşver, bildiğin şeyler.Bugünü zehirliyor ama yarına sirayet etmiyor..dedim.

Rüzgarıyla saçlarımı okşadı sevecen, huzur doldu içim.Tomurcukları filizleri taze yeşil bir bahar dalını okşadım incitmeden usulca.O da gülümsedi.

Konuştuk bir senedir olandan bitenden sorgusuz iki dost sıcaklığıyla. Muzipliğinden hiç bir şey kaybetmemiş, kâh beklenmedik rüzgârlar kâh pat diye açıveren güneşin sıcaklığı..insanlara bakıp o kadar gülüyordu ki dayanamadım ben de gülmeye başladım. 

Dağlara çıkmayı her zamankinden çok istediğimi, artık buna ihtiyaç duyduğumu anlattım.Dinledi dikkatle, anladı suskunca. "Ya denizlere aşkın?" diye sordu... "maviye aşkım biter mi hiç, biri ihtiyaç ve aşk ama diğeri yaşam sebebim" dedim."İlle de mai ille de mai ha " dedi, yine gülüştük.

Sararmış koca bir yaprak düştü önümüze. Minnettarım sonbahara, bitmesi gerekenin olgunluğu olmasa başlamak mümkün olmazdı asla dedi. Saygı ile baktık solup gitmişe,solup gitmişliği ile bile başlatmayı bilene.

Suskun yürüdük 3-5 adım daha.Veda zamanı gelmişti en azından bugünlük ama ayrılmak gelmiyordu içimizden;nasıl sonlandırılacağını da bilemiyorduk bu  suskun uzun ve dopdolu sohbetimizin.

-Sormaya dilim varmıyor ama ne oldu şu senin iş arayışın..var mı bişi  ..dedi pat diye
İrkilip bakakaldım narin siluetine
Sonra ikimizi de alıverdi bir kahkaha tufanı, tekrar görüşmek üzere ayrıldık bin neşeyle